istiklal marşı müzik defterine nasıl yazılır
İzmir Marşı (KOD: 144229227) Norm Ender – Mekanın Sahibi (KOD: 3508924579) Ezhel – Felaket (KOD: 2629288137) Aleyna Tilki – Yalnız Çiçek (KOD: 2485463699) Aleyna Tilki – Sen Olsan Bari (KOD: 963309326) Enes Batur – Dolunay (KOD: 4640166506) Bahar Candan – Dondurma Gibisin : 650071761. Ersay Üner – İki Aşık : 1246461918
ETKİNLİKa) İstiklâl Marşı’nın ilk iki kıtası okunur. b) İstiklâl Marşı’nı söylerken uzatarak söylenen heceler, şiir üzerinde işaretlenir. Öğrencilerin İstiklâl Marşı’nı prozodi kurallarına (tonlama, vurgulama, zamanlama, duraklama vb.) uygun bir şekilde söylemeleri sağlanır.
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal! Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
1992014112637Pagesfrom müzik eğitimi ve öğretimi baskı Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Kişi neticeyi öngörüyor ve nasıl olsa olmaz
Roblox müzik kodları nereye yazılır? Roblox Türkçe müzik ve şarkı kodları! İstiklal Marşı: 160683797; Enes Batur – Dolunay: 4640166506; Plevne Marşı: 21564676715; Reynmen
nama kelas ipa 2 yang keren bahasa inggris. Haberler > 98. Yıldönümünde İstiklal Marşı'nın Sözleri ve Yazılışı Hakkında Bilmeniz Gereken 12 Önemli Bilgi - 1513 - 0912 İstiklal Marşı sözleri her zaman içimizde muhteşem bir duygu ve heyecan Marşı'mız, yazarı Mehmet Akif Ersoy ve bestecisi Osman Zeki Üngör hakkında çok bilinmeyen birkaç hususu, İstiklal Marşı'nın kabul edildiği bugünde sizlerle paylaşıyoruz. Ayrıca İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 98. yıl dönümünü kutluyor, Mehmet Akif Ersoy'u minnetle anıyoruz. 1. Nasıl karar verildi? Toplumda milli bilinci güçlendirmek, bağımsızlık coşkusunu artırmak ve aynı zamanda bağımsız bir devlet olmanın da gereği olduğu için bir milli marşa gerek duyuldu. 2. Kim önerdi? Milli marş yazılması için öneriyi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa İnönü verdi, öneriyi uygun bulan Milli Eğitim Bakanlığı “İstiklâl Marşı Yazma Yarışması” düzenlendi ve 500 lira ödül koydu. 3. Yarışmaya katılan şiirler Yarışmaya 724 adet şiir katılmış, bu 724 şiirden hiçbirisi İstiklal Marşı olmaya uygun görülmemiştir. 4. Mehmet Akif'in şiiri nasıl seçildi? 724 şiirin hiçbirisinin milli marş için uygun görülmemesine karşın Mehmet Akif Ersoy’un 'Kahraman Ordumuza' adlı şiiri mecliste okunmuş ve büyük beğeni toplamıştır. 12 Mart 1921 tarihli toplantıda bu şiir İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. 5. Mehmet Akif Ersoy ve ödül Mehmet Akif, yarışmaya konan 500 liralık ödülü almamış, bu görevi ordu ve milletimiz adına yerine getirdiğini söylemiştir. 6. Milli marş nerede yazıldı? Mehmet Akif milli marşı Ankara'daki 'Taceddin Dergahı'nda' yazmıştır. Bu sürece tanık olan oğlu babasının milli marşı yazarken büyük ıstıraplar çektiğini, günlerce uyumadığını anılarını derlediği kitapta anlatmıştır. 7. Mehmet Akif Ersoy'un adı Mehmet Akif miladi 1873, hicri 1290 yılında doğmuştur. Babası Tahir Efendi 1290 yılında doğan oğluna ebcet hesabına göre 1290 eden kelime 'Ragîf'i isim olarak koymuştur. Fakat insanlar Ragîf adını yanlış telaffuz zannederek kendisini 'Akif' diye çağırmışlardır. 8. Mehmet Akif'in lakapları Mehmet Akif, 1908 Temmuz'unda sokağa fırlayan mitingcileri eleştirdiği için, “hürriyete düşman zavallı”, Halide Edip’in önerdiği Amerikan mandasına karşı çıktığı için, azınlıklar tarafından “ortaçağ kafalı tehlikeli adam”, Mısır’da entari giyip dolaşmak yerine ceket, pantolon ve frenk gömleği giydiği gerekçesiyle “Hıristiyan Âkif, gavur Âkif” olarak tanımlanıyordu. 9. Mısır'a neden gitti? Mehmet Akif hakkındaki iddialardan biri de, Âkif’in şapka giymemek için Mısır’a gittiğidir. Oysa, Mehmet Âkif’in Mısır’a gittiği yıllarda, şapka devrimi henüz yapılmamıştı ve Cumhuriyet Meclisi'nin milletvekilleri fes giymekteydi. 10. İlklerin insanı Osman Zeki Üngör Milli marşımızın bestecisi Osman Zeki Üngör, Osmanlı sarayında ilk Türk kemancısı olarak yetiştirilmiş olan müzisyendir. Birçok klasik batı müziği bestecisinin keman konçertolarını Türkiye'de çalan ilk Türk kemancıdır. 11. Osman Zeki Üngör'ün bestesi kaçıncı oldu? Yarışma seçici kurulu tarafından Osman Zeki Bey'in eseri beşinci sırada seçilmiştir. Ali Rıfat Bey’in alaturka usuldeki bestesi birinci seçilmiştir. 12. Ve beste değişiyor. İstiklal Marşı sözleri aynı zamanda tarihe tutulan da bir ışıktır. Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığı'nın resmi kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapılmış ve o güne kadar Ali Rıfat Bey'in bestesi ile seslendirilen güfte, Osman Zeki Bey’in batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başlanmış ve devletin resmi marşı haline sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;O benimdir, o benim milletimindir kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, dağları, enginlere sığmam, afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, et gövdeni, dursun bu hayâsızca sana va’dettiği günler Hakk’ın…Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanıDüşün altındaki binlerce kefensiz şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanıVerme, dünyaları alsan da, bu cennet bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada senden, İlâhî, şudur ancak emeliDeğmesin mabedimin göğsüne namahrem ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-Ebedî yurdumun üstünde benim zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;O zaman yükselerek arşa değer belki sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi sana yok, ırkıma yok izmihlâlHakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl
TEMEL MÜZİK KAVRAMLARI Müziğin alfabesi notalardır Nota Seslerin yüksekliklerini incelik/kalınlık ve sürelerini göstermeye yarayan işaretlerdir. Müziğin alfabesini, yani notaları öğrenmek için çeşitli çalışmalar yapmak gerekir Solfej Notaları adlarıyla, sesleriyle ve süreleriyle okumaya denir. Bona Notaları sadece adları ve süreleriyle okumaya denir. Müziği tek başına notalar oluşturmaz. Müzik eserleri, notaların zamansal organizasyonu ile anlam kazanır Ritim En geniş anlamında, müziğin zaman içinde akışına denir. Solfej çalışmaları notaların seslerini öğrenmemizi, bona çalışmaları notaların ritmik değerlerini öğrenmemizi sağlar. Birçok müzikal gelenekte birden fazla değişik sesi aynı anda duyarız. Özellikle klasik batı müziğinde en az üç farklı sesten oluşan akorların oluşumu ve bu akorların yürüyüşleri progression armoniyi oluşturur. Bu metotta temel armoni bilgilerini belli bir seviyeye kadar işleyeceğiz. Şimdi müziğin alfabesini öğrenmek için en temel bilgilerden başlayalım Porte Dizek ing. staff Müziğin yazıya dökülmesi için kullanılan ilk araç portedir. Beş paralel çizgi ve dört aralıktan oluşur. Notalar portedeki çizgilerin hem üstüne hem de aralarına yazılabilir. Portedeki notalar daha yukarı yerleştirildikçe, sesler tizleşir. AnahtarAçkı ing. clef Anahtar portenin temel elemanıdır. Portenin başına yerleştirilir. Notaların adlandırılmasını sağlar. Sol Anahtarı Portenin alttan ikinci çizgisinden başlayarak çizilir. İkinci çizginin üzerindeki nota Sol adını alır. Sol anahtarı insan sesiyle yaklaşık frekanslarda ses veren enstrümanlar için kullanılır. Keman, gitar, flüt, bağlama, kaval, ud gibi enstrümanların notaları Sol anahtarı kullanılarak yazılır. Fa Anahtarı Portenin üstten ikinci çizgisinden başlayarak çizilir. Üstten ikinci çizginin üzerindeki nota Fa adını alır. Fa anahtarı pes frekanslardaki sesleri yazmak için kullanılır. Bu sesleri Sol anahtarıyla göstermek çok fazla ek çizgi kullanımı gerektireceğinden, pes frekanslarda ses veren bas gitar, çello, kontrbas, piyano sol el gibi enstrümanların notalarının yazımı için Fa anahtarı kullanılır. Do Anahtarları En yaygın türleri portenin alttan üçüncü ve dördüncü çizgilerine konur ve konuldukları çizgiye yazılan notalar "Do" adını alır. Do anahtarı orta frekanstaki sesleri göstermek için kullanılır. Viyola gibi çalgıların notalarının yazımı için Do anahtarı kullanılır. En yaygın kullanılan Do anahtarları tenor ve alto anahtarlarıdır Nota Seslerin yüksekliklerini incelik/kalınlık ve sürelerini göstermeye yarayan işaretlerdir. Hem Latin harfleriyle hem de aşağıda gösterildiği gibi hecelerle yazılır. Oktav Aynı ismi taşıyan iki ses arasındaki sekiz notalık aralığa oktav sekizli denir. İsimleri bir olan bu notaların yükseklik dereceleri ayrıdır.
İstiklal aşkı defalarca sınanan bu kahraman millet, her seferinde tarihin sayfalarına unutulmaz ve silinmez destanlar nakşetti. O destanlardan biri de Anadolu'nun dört bir yanına şehadet kanıyla yazılan İstiklal Marşı'ydı. Akif, üzerinde paltosu yokken müsabakadaki ödülü kabul etmeyerek 'kahraman ordumuza' bu destansı şiiri yazdı. Peki, Mehmet Akif İstiklal Marşı'nı nasıl yazdı? Giriş Tarihi 1707 Güncelleme Tarihi 1639 Genel Kurmay'ın Milli Eğitim Bakanlığına müracaat ederek "Bu savaşımızın manasını anlatacak, halka ve askere heyecan verecek ve diğer milletlerde bulunan milli marşlara denk olacak bir marş" istemesi üzerine, Bakanlık bu isteği genelge ile bildirmesinin yanında gazeteler ilan vererek " Birinci seçilenin sözlerine 500 ve bestesine 500 lira olmak üzere mükaat" koyarak bir müsabaka açıldı. 2 10 İSTİKLAL MARŞI'NI YAZMAYI NASIL KABUL ETTİ? Müsabakaya 724 şiir geldi. Akif Bey, işin içinde para olduğu için, herkes kendisinden istemesine rağmen bir şey yazmadı. Hâlbuki o sırada bir paltosu yoktu ve çok soğuklarda arkadaşı Prof. Dr. Şefik Kolaylı'nın paltosunu ödünç alıyordu. İstiklal Marşı'nın diğer milli marşlardan farkı ne? 3 10 Maarif Vekili bulunan Hamdullah Suphi Bey, müsabakaya "nakdi mükâfat vaat edilmiş olması yüzünden" iştirak etmemiş olan şair Mehmet Akif'e müracaat ederek, yazmasını istemişti. Bunun üzerine Mehmet Akif Bey "Ben mebusum, müsabakaya iştirak etmem, ayrıca yazarım." diyerek teklifi kabul edip istikamet ettiği Taceddin dergâhında "Kahraman Ordumuza" ithaf ettiği İstiklal Marşı'nı yazdı. 4 10 Milli marş konusu TBMM'nin gündemine geldiğinde görüşmelerden sonra Mehmet Akif'in de şiirine itirazlar oldu. Oturum başkanı tartışmaların yoğunlaşması üzerine ortaya çıkan görüşlerin daha sakin bir kafa ile değerlendirip tartışılması için zaman kazanmak istedi. Bunun için Mehmet Akif'e ait metnin basılıp milletvekillerine dağıtılmasını isteyenler, istemeyenler şeklinde oylama yaptı. Yapılan oylamada basılıp dağıtılması fikri benimsenmişti. İstiklal Marşı'nın ilk okunduğu yer Nasrullah Camii 5 10 HER KITASI AYAKTA KARŞILANDI Bu ilk görüşmeden üç gün sonra 1 Mart 1921'de konu yeniden meclise geldi. O günün oturumunda İstiklal Marşı çeşitli yönleriyle tartışıldı. En son Hamdullah Suphi Bey'in marşı kürsüde okunmasına karar verildi. Hamdullah Suphi tarafından okunduğu zaman her kıtası sürekli alkışlarla karşılandı.
Haberi yazan Ahmet Kandemir İstiklal Marşı playback yapılarak okunuyor. Millî Eğitim Bakanlığı Bayrak Törenleri Yönergesinde ?İstiklal Marşı'nın ilk iki kıtası, beden eğitimi öğretmeni veya görevli öğretmenin ?hazır ol? komutu ile birlikte varsa bando ya da usul ve makamına uygun olarak ses kayıt araçlarına kaydedilmiş sözlü/sözsüz müziği eşliğinde müzik öğretmeni veya müzik bilgisi ve yeteneği olan bir öğretmen yönetiminde, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise müzik öğretmeni veya müzik bilgisi ve yeteneği olan bir öğretmen yönetiminde törende hazır bulunanlar tarafından yüksek sesle söylenir.? Hükmü yer almaktadır. Bu hükümdeki ?sözlü/sözsüz müziği eşliğinde? ibaresinden hareketle okul idarecileri genelde sözlü olarak ses kayıt araçlarına kaydedilmiş İstiklal Marşı'nı tören esnasında hazır ol komutuyla birlikte yüksek sesle çalıştırmaktadır. Tabi törene katılan öğrencilerin İstiklal Marşı'nı söyleyip söylemedikleri yoksa playback mi yaptıkları belli bu durumu seçme nedeni düzgün bir tören yapılması ve töreni yönetecek beden eğitimi öğretmeni, müzik öğretmeni veya müzik bilgisi ve yeteneği olan bir öğretmenin bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Bu durumun gelecekte İstiklal Marşı'nı doğru düzgün okuyamayan bir nesil yetiştireceği aşikârdır. Bir seslendirme cihazı tarafından sözlü olarak seslendirilen bir müzik parçasının katılımcılar tarafından söylenmesi yerinde olmayan bir uygulamadır. Bu yöntemle İstiklal Marşı'mızın söylenmesi de uygun değildir. Asıl olan seslendirilecek parçanın sözsüz müzik eşliğinde icra edilmesidir. Dolayısıyla yönergedeki ?sözlü/sözsüz müziği eşliğinde? ibaresinden ?sözlü? ibaresinin çıkartılması gerekmektedir. Youtube'dan takip etmek için tıklayınız
Marşlar, genellikle içerik olarak nazmın hamaset ağırlıklı şekliyle yazılır. Kahramanlık, korkusuzluk, zafer ve ümit duygulan marşların hemen hemen hepsinde görülen bir özelliktir. Nitekim İstiklâl Marşı yarışmasında ilk altıya giren şiirlere baktığımızda da gördüklerimiz bu ifadelerimizi doğrular mahiyyettedir. İstiklâl Marşı’mızda da yukarıdaki özellikler vardır. Ancak, İstiklâl Marşı’mızda kuru bir hamasetin ötesinde başka marşlarda olmayan o kadar çok şey vardır ki, bu farkları vurgulamak için bile sayfalar dolusu yazı yazmak gerekir. Nedir bu farklar? Hepsini sayamasak da çok belirgin olan özellikleri sıralayalım 1- Önce Şairinin yazdıklarını duyarak, hissederek ve en önemlisi inanarak yazması bize göre öncelikli ve müseccel bir farktır. Bu cümlenin altı çizilmeli ve İstiklâl Marşı’nı anlatan yazı ve yorumlarda asla göz ardı edilmemelidir. 2 - İstiklâl Marşı’mn şairinde, bir yarışmaya katılma ve kazanma hâlet-i rûhiyesi aslâ sezilmez. Dolayısıyla, İstiklâl Marşı gibi harikulâde bir destan meydana getirilirken şairde, acaba şurasını şöyle, burasını böyle mi yazsam endişesi yoktur. İnandığı gibi yazmış, ama en güzeli yazmaya özenmiştir. Bu çalışma sırasında İstiklâl Marşı’mn mana ve maksadına uygun edebî ve estetik bir hazırlık ve uğraşı sergilediği ise aşikârdır. 3- İstiklâl Marşı hamaset fışkıran bir nazım olmaktan öte bir özet, bir tarif ve tanımlamadır. Bir adres koyma ve bir izah getirmedir. İstiklâl Marşımızın en önemli özelliklerinden birisi de bu olsa gerektir. Böylesi bir farklı yaklaşım, sadece nesir san’atının konusu olabileceği için, yeryüzündeki hiç bir marşta böyle bir anlam bütünlüğü ve derinliği olduğunu sanmıyoruz. 4 - Tarif ve tanımlama derken ne anlaşılıyor? Bunu biraz açalım. Meselâ, İstiklâl Marşı’mızda, bir mısra var ki, iki defa tekrar edilmektedir. İkinci kıt’ada ve son kıt’ada... O mısra hepimizin bildiği gibi “Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl” mısrasıdır. Bu mısrada milletimizin hak ettiği bir şey vurgulanıyor; ama o şey söylenmeden önce ma’lu- mu ilam da olsa milletin temel özelliği belirtiliyor Bu millet, Allah’a inanır. Bin yıldır İslâm’ın Bayraktarlığını yapmaktadır. Böyle bir milletin sonsuza dek İstiklâl ile şerefyab olması elbette Hakkıdır, denerek, Türk Milletinin temel ilkelerine dikkat çekiliyor. Cümle âlemin idrakine, beynine bu hakikat- lar desen desen, nakış nakış, işleniyor. Üçüncü İSTİKLÂL MARŞI Korkma! Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak Sönmeden Yurdumun Üstünde Tüten En Son Ocak. O Benim Milletimin Yıldızıdır, Parlayacak, O Benimdir, O Benim Milletimindir Ancak. Çatma, Kurban Olayım Çehreni Ey Nazlı Hilâl! Kahraman Irkıma Bir Gül, Ne Bu Şiddet Bu Celâl? Sana Olmaz Dökülen Kanlarımız Sonra Helâl, Hakkıdır, Hakka Tapan Milletimin İstiklâl. Ben Ezelden Beridir Hür Yaşadım, Hür Yaşarım, Hangi Çılgın Bana Zincir Vuracakmış? Şaşarım, Kükremiş Sel Gibiyim, Bendimi Çiğner, Aşarım Yırtarım Dağlan, Enginlere Sığmam Taşarım. Garbın Afâkını Sarmışsa Çelik Zırhlı Duvar; Benim İman Dolu Göğsüm Gibi Serhaddim Var. Ulusun! Korkma, Nasıl Böyle Bir İmanı Boğar Medeniyyet Dediğin Tek Dişi Kalmış Canavar? Arkadaş, Yurduma Alçakları Uğratma Sakın; Siper Et Gövdeni Dursun Bu Hayâsızca Akın. Doğacaktır Sana Vadettiği Günler Hakk’ın. Kimbilir Belki Yarın, Belki Yarından da Yakın. Bastığın Yerleri Toprak Diyerek Geçme, Tanı! Düşün Altındaki Binlerce Kefensiz Yatanı, Sen Şehit Oğlusun, İncitme, Yazıktır Atanı, Verme Dünyaları Alsan da Bu Cennet Vatanı. Kim Bu Cennet Vatanın Uğruna Olmaz ki Feda, Şühedâ Fışkıracak Toprağı Sıksan Şühedâ! Canı, Cânânı, Bütün Varımı Alsın da Hûda, Etmesin Tek, Vatanımdan Beni Dünyada Cüdâ, Rûhumun Senden İlâhi, Şudur Ancak Emeli, Değmesin Mâ’bedimin Göğsüne Nâ-Mahrem Eli; Bu Ezanlar-ki, Şahâdetleri Dinin Temeli- Ebedî Yurdumun Üstünde Benim İnlemeli. O Zaman Vecd İle Bin Secde Eder, -Varsa- Taşım; Her Cerihamdan. İlâhi, Boşanıp Kanlı Yaşım, Fışkırır, Rûh-u Mücerret Gibi Yerden Nâ’şım! O Zaman Yükselerek Arşa Değer, Belki Başım! Dalgalan Sen de Şafaklar Gibi Ey Şanlı Hilâl! Olsun Artık Dökülen Kanlarımın Hepsi Helâl. Ebediyyen Sana Yok, Irkıma Yok İzmihlâl Hakkıdır, Hür Yaşamış Bayrağımın Hürriyet, Hakkıdır Hakka Tapan Milletimin İstiklâl. Mehmed Âkif ERSOY kıt’ada, Türk’ün tarihinden bahsedilir ve tarihin derinliklerinden günümüze milletimize aslâ esaret prangası~vuralamadığı bundan sonra da vurulamayacağı belirtilir. Bütün bunlar bir tek mısraya sığdırılıverir “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.” Dördüncü kıt’ada, Batı âlemi ve bu âlemin amacı, bu amacın dayanakları olan sosyo-kültürel ve ekonomik araçların tanımlaması yapılır. Beşinci kıt’ada, zaferi kazanmanın temel şartları belirtilirken, altıncı kıt’ada, sahip olduğumuz toprakların nasıl bir vatan parçası olduğu irdelenir. Böyle- ce bu tespit ve teşhisler İstiklâl Marşı’nın sonuna kadar devam eder. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Demek ki İstiklâl Marşı’mız sadece hamaset ve şehamet fışkıran bir destan değil, bunların hepsini koynunda besleyen; hayal gibi müzeyyen bir âlem, aşk gibi tarifsiz bir muamma, umut gibi tükenmez bir deryadır. İstiklâl Marşı’nın şairi, Ankara’da Balıkesir’in işgalinin yıldönümü dolayısıyla yazdığı şiir’in bir beyitinde şöyle sesleniyordu “Ey benim her taşı bir ma’bedi iman yurdum Seni ergeç bana mutlak verecek ma’budum” Demek ki şairde vatan sevgisi öylesine şahlanan, çoşan, zaptolunmaz bir heyecana dönüşüyor ki; vatanın her taşı ona göre bir iman mabedidir. Nitekim bu vurguyu İstiklâl Marşı’mızın yedinci kıt’asında açıkça görürüz. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.” Bu vatan uğruna, öylesine şehidler verilmiştir, toprağın altı Allah yoluna öylesine feda olmuş canlarla doludur ki, eğer onu sıkmanız mümkün olsa, içerisinden şehidler fışkıracaktır. İşte senin vatanın böylesine manevî hâzinelerle dolu, önemli, değerli ve vaz geçilmezdir. Bu kıt’anın üçüncü ve dördüncü mısralarında Şair, Yüce Allah’a milletinin ağzından niyaz ediyor, yalvarıyor Bu cennet vatan için canımı, bütün sevdiklerimi vereyim. Ama yeter ki beni vatanımdan ayırma. Hiçbir şeyim olmasa da, yaşamasam da va Bu vatan uğruna, öylesine şehidler verilmiştir, toprağın altı Allah yoluna öylesine feda olmuş canlarla doludur ki, eğer onu sıkmanız mümkün olsa, içerisinden şehidler fışkıracaktır. İşte senin vatanın böylesine manevî hazinelerle dolu, önemli, değerli ve vaz geçilmezdir. Bu kıt’anın üçüncü ve dördüncü mısralarında Şair, Yüce Allah’a milletinin ağzından niyaz ediyor, yalvarıyor Bu cennet vatan için canımı, bütün sevdiklerimi vereyim. Ama yeter ki beni vatanımdan ayırma. Hiçbir şeyim olmasa da, yaşamasam da vatanımın toprağında yatmak bana yeter. Bu mısralar Oğuz Han’ı hatırlatır. Oğuz Han, düşmanlarının isteğine göre atını, silahını, en yakınlarını verir Ama iş gayet çorak bir toprak, vatan parçasına gelince vermez. Türklerle, Çinliler harp eder ve Türkler Çin ülkesini baştan başa zaptederler. O günler... İstiklâl Marşı Tâceddin Dergâhında yazılırken, Polatlı yakınlarında Yunanlı’nın top sesleri duyulmaktadır. Buna rağmen onun hiç bir mısrasında hatta kelimesinde tereddüt ve endişeye rastlanmaz. Zafere dopdolu bir iman gözlenir. İstiklâl Marşı mısralarında, uğruna her şeyimizi vermeye hazır olduğumuz vatanın kıymeti, değeri ve önemi vurgulanmakta “Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” denilmektedir. Hepimiz bu toprağa hatıralarımızla bağlıyız. Herbirimizin bu toprak altında yerini dahi bilmediğimiz şehidleri yatıyor. Anamız, babamız ve sevdiklerimizin, hürmet ettiklerimizin, edebine âşinâ olduklarımızın, yiğitliğine hayran kaldıklarımızın kabirleri işte yanı başımızda duruyor. Bundan daha büyük, daha değerli bir hazine olur mu? Evet geçmişte şairlerimiz, meselâ İstanbul’un bir taşının Acem mülkünün tamamından daha değerli olduğu anlamına gelen ifadeler kullanmışlardır. “Bu şehri İstanbul ki bîmüslü bahâdır Bir sengine yekpare acem mülkü fedâdır” Ancak, bu beytin içerisinde, bir rahatlığın ve keyfiliğin buram buram tüttüğünü hemen görür ve anlayabiliriz. Bir diğer mesele, bu beytin kapsamına giren vatan parçası İstanbul’dur ve orası övülmekte- dir. İstiklâl Marşı Şairine göre ise sadece İstanbul değil, vatanın her bir taşı mukaddestir, mübarektir. İstanbul ile Kayseri, Bursa ile Çankırı’nın yahut Kurşunlu ve oraya bağlı Hacımuslu Beldesi’nin bir farkı yoktur. Geçmiş dönemlerde, vatan sathı üzerinde, hem de san’at adına yapılan bu ayrım, Milli Mücadele döneminin hazan güfteleri şakıyan bülbülünde görülmez. O birlikteliğe inanmıştır. Kararan vatan âfâkmı iman ve azmin şimşek parıltılarıyla aydınlatan bu heybetli avize, millet evlatlarına ışık şaçmış, ümid sitede salt TDK imla kılavuzu esas alınmamıştır. Zira TDK, 1985'ten sonra yayınevlerin başvuru kaynağı olma özelliğini kaybetmiştir. 1980 öncesi TDK üyelerinin eseri olan Ana Yazım Kılavuzu ve Dil Derneği Yazım Kılavuzu, yayıncıların tamamına yakınının temel başvuru kaynağı olmuştur.
istiklal marşı müzik defterine nasıl yazılır