inne fi halkıs semavati vel ard
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li gavmin ya
164.İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya
İnnefi halkıs semavati vel ardı vahtilafil leyli ven nehari le ayatin li ulil elbab. 191. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler.
Veilahukum ilahun vahid, la ilahe illa huver rahmanur rahim.(163) İnne fi halkıs-semavati vel-ardı vahtilafil-leyli ven-nehari vel-fülkilleti tecri fil-bahri bima yenfeun-nase ve ma enzelallahu mines-semai min main feahya bihil-arda ba'de mevtiha ve besse fiha min külli dabbetin ve tasrafir-riyahi ves-sehabil-müsehhari beynes-semai vel
190.İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbı). 191.Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).
nama kelas ipa 2 yang keren bahasa inggris. Al-i İmran suresinin Türkçe okunuşu nasıldır? Al-i İmran suresinin Türkçe meali nasıldır? Al-i İmran suresi Kur-an’ın kaçıncı suresidir? Al-i İmran suresinin faziletleri nelerdir? İşte tüm detayları ile Al-i İmran suresi… Al-i İmran suresi Kur'an-ı Kerim'de yer alan surelerden biridir. Kur'an-ı Kerim'de yer alan olan Al-i İmran Suresi, birçok kişi tarafından sıklıkla okunmaktadır. Al-i İmran suresinin, Peygamber Efendimiz sav Medine'ye hicret ettikten sonra indirildiği düşünülmektedir. Kur'an-ı Kerim'in en uzun suresi Bakara suresinden sonra ve Nisa suresinden önce gelen Al-i İmran suresi, iniş sırasına göre yer almaktadır. Türkçe okunuşu ve anlamı oldukça merak edilen sure birçok kişi tarafından sıklıkla araştırılmaktadır. Peki Al-i İmran suresinin Türkçe okunuşu nasıldır? Al-i İmran suresinin Türkçe meali nasıldır? Al-i İmran suresi Kur-an'ın kaçıncı suresidir? Al-i İmran suresinin faziletleri nelerdir? İşte tüm detayları ile Al-i İmran suresi… Kur'an-ı Kerim Allah'ın kelamı olması sebebiyle her ayeti ve her kelimesi müslümanlar nezdinde büyük öneme sahiptir. Birçok kişi Kur'an-ı Kerim'i okumanın yanı sıra, Arapça yazan ayetlerin ne anlama geldiğini de merak etmektedirler. Okunuşu ve anlamı insanlar tarafından merak edilen surelerin başında Al-i İmran suresi gelmektedir. Adını, geçen ve İmran ailesi anlamına Al-i İmran kelimesinden alır. Surenin ayetlerinin Medine'de indirildiği rivayet edilir. Toplamda 200 ayet içeren sure, yer almaktadır ve içerisinde çeşitli konuları anlatmaktadır. Sure içerisinde anlatılan başlıca konular şöyledir; Allah katında geçerli olan tek dinin İslam olduğu Allah'ın sıfatları Kur'an-ı Kerim'in özellikleri Hz. Yahya, Hz. İsa ve Hz. İbrahim'in hayat hikayelerinden kıssalar Uhud savaşı esnasında münafık ve müşriklerin tutumu Sabır, katlanma ve Allah rızası için meydana gelen zorluklara göğüs germe Al-i İmran suresi nedir Diyanet? Toplamda 200 ayetten oluşan Al-i İmran suresi, Kur'an-ı Kerim'de 3. sırada yer almaktadır. İniş sırasına göre bulunan Al-i İmran suresi, Medine döneminde nazil olmuştur. Al-i İmran suresinde genel olarak Allah katında geçerli olan tek dinin İslam olduğu, Allah'ın sıfatları, Kur'an-ı Kerim'in özellikleri, Hz. Yahya, Hz. İsa ve Hz. İbrahim'in hayat hikayelerinden kıssalar, Uhud savaşı esnasında münafık ve müşriklerin tutumu, sabır, katlanma ve Allah rızası için meydana gelen zorluklara göğüs germe gibi konular ele alınmıştır. Al-i İmran suresinin Türkçe okunuşu Bismillahirrahmanirrahim lâm mîm. lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûmkayyûmu. aleykel kitâbe bil hakkı musaddikan limâ beyne yedeyhi ve enzelet tevrâte vel incîlincîle. kablu huden lin nâsi ve enzelel furkânfurkâne, innellezîne keferû bi âyâtillâhi lehum azâbun şedîdşedîdun, vallâhu azîzun zuntikâmzuntikâmin. lâ yahfâ aleyhi şey'un fîl ardı ve lâ fîs semâ'semâi. yusavvirukum fîl erhâmi keyfe yeşâ'yeşâu, lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîmhakîmu. enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihâtmuteşâbihâtun, fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlihi, ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâhillâllâhu, ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâbelbâbi. lâ tuziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmehrahmeten, inneke entel vehhâbvehhâbu. inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîhfîhî, innallâhe lâ yuhliful mîâdmîâde. keferû len tuğniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi şey'âşey'en, ve ûlâike hum vekûdun nârnâri. de'bi âli fir'avne, vellezîne min kablihim kezzebû bi âyâtinâ, fe ehazehumullâhu bi zunûbihim vallâhu şedîdul ıkâbıkâbi. lillezîne keferû se tuglebûne ve tuhşerûne ilâ cehennemcehenneme, ve bi'sel mihâdmihâdu. kâne lekum âyetun fî fieteynil tekatâ fietun tukâtilu fî sebîlillâhi ve uhrâ kâfiratun yeravnehum misleyhim ra'yel aynayni, vallâhu yûeyyidu bi nasrihî men yeşâ'yeşâu inne fî zâlike le ibreten li ulîl ebsârebsâri. lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en'âmi vel harsharsi, zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂBmeâbi. e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâhminallâhi, vallâhu basîrun bil ıbâdıbâdi. yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nârnâri. sâbirîne ves sâdıkîne vel kânitîne vel munfikîne vel mustagfirîne bil eshâreshâri. ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıstkıstı, lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîmhakîmu. dîne indâllâhil islâmislâmu, ve mâhtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba'di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâbhısâbı. in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebeani, ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâgu, vallâhu basîrun bil ibâdibâdi. yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayri hakkın ve yaktulûnellezîne ye'murûne bil kıstı minen nâsi, fe beşşirhum bi azâbin elîmelîmin. habitat a'mâluhum fîd dunyâ vel âhirahâhirati, ve mâ lehum min nâsırînnâsırîne. lem tera ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yud'avne ilâ kitâbillâhi li yahkume beynehum summe yetevellâ ferîkun minhum ve hum mu'ridûnmu'ridûne. bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma'dûdâtma'dûdâtin, ve garrahum fî dînihim mâ kânû yefterûnyefterûne. keyfe izâ cema'nâhum li yevmin lâ raybe fîhi ve vuffiyet kullu nefsin mâ kesebet ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. mâlikel mulki tû'til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ'teşâu, ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ'teşâu, bi yedikel hayrhayru, inneke alâ kulli şey'in kadîrkadîrun. leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leylleyli, ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayyhayyi, ve terzuku men teşâu bi gayri hısâbhısâbın. yettehizil mu'minûnel kâfirîne evliyâe min dûnil mu'minînmu'minîne, ve men yef'al zâlike fe leyse minallâhi fî şey'in illâ en tettekû minhum tukâtatukâten, ve yuhazzirukumullâhu nefsehnefsehu, ve ilallâhil masîrmasîru. in tuhfû mâ fî sudûrikum ev tubdûhu ya'lemhullâhya'lemhullâhu, ve ya'lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, vallâhu alâ kulli şey'in kadîrkadîrun. tecidu kullu nefsin mâ amilet min hayrin muhdâran, ve mâ amilet min sû'sûin, teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâbaîden, ve yuhazzirukumullâhu nefsehnefsehu, vallâhu raûfun bil ıbâdıbâdi. in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîmrahîmun. etîûllâhe ver resûlresûle, fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirînkâfirîne. âdeme ve nûhan ve âle ibrâhîme ve âle imrâne alel âlemînâlemîne. ba'duhâ min ba'dba'din, vallâhu semîun alîmalîmun. kâlet imraetu ımrâne rabbi innî nezertu leke mâ fî batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semîul alîmalîmu. lemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada'tuhâ unsâ vallâhu a'lemu bi mâ vadaat ve leysez zekeru kel unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mineş şeytânir racîmracîmi. tekabbelehâ rabbuhâ bi kabûlin hasenin ve enbetehâ nebâten hasenen, ve keffelehâ zekeriyyâ kullemâ dehale aleyhâ zekeriyyal mihrâbe, vecede indehâ rızkârızkan, kâle yâ meryemu ennâ leki hâzâ kâlet huve min indillâhindillâhi, innallâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hısâbhısâbın. deâ zekeriyyâ rabbehrabbehu, kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibehtayyibeten, inneke semîud duâ'duâi. nâdethul melâiketu ve huve kâimun yusallî fîl mihrâbi, ennallâhe yubeşşiruke bi yahyâ musaddikan bi kelimetin minallâhi ve seyyiden ve hasûran ve nebiyyen mines sâlihînsâlihîne. rabbi ennâ yekûnu lî gulâmun ve kad beleganiyel kiberu vemraetî âkirâkirun, kâle kezâlikellâhu yef'alu mâ yeşâ'yeşâu. rabbic'al lî âyehâyeten, kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâsete eyyâmin illâ remzâremzan, vezkur rabbeke kesîran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkâribkâri. iz kâletil melâiketu yâ meryemu innallâhastafâki ve tahhareki vestafâki alâ nisâil âlemînâlemîne. meryemuknutî li rabbiki vescudî verkai mear râkiînrâkiîne. min enbâil gaybi nûhîhi ileykileyke, ve mâ kunte ledeyhim iz yulkûne eklâmehum eyyuhum yekfulu meryeme, ve mâ kunte ledeyhim iz yahtesımûnyahtesımûne. kâletil melâiketu yâ meryemu innallâhe yubeşşiruki bi kelimetin minhu, ismuhul mesîhu îsebnu meryeme vecîhan fîd dunyâ vel âhırati ve minel mukarrabînmukarrabîne. yukellimun nâse fîl mehdi ve kehlen ve mines sâlihînsâlihîne. rabbi ennâ yekûnu lî veledun ve lem yemsesnî beşerbeşerun, kâle kezâlikillâhu yahluku mâ yeşâ'yeşâu izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûnyekûnu. yuallimuhul kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîlincîle. resûlen ilâ benî isrâîle ennî kad ci'tukum bi âyetin min rabbikum, ennî ehluku lekum minet tîni ke heyetit tayri fe enfuhu fîhi fe yekûnu tayran bi iznillâhiznillâhi, ve ubriul ekmehe vel ebrasa ve uhyîl mevtâ bi iznillâhiznillâhi, ve unebbiukum bi mâ te'kulûne ve mâ teddehırûne, fî buyûtikum inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu'minînmu'minîne. musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li uhılle lekum ba'dallezî hurrime aleykum ve ci'tukum bi âyetin min rabbikum fettekûllâhe ve etîûnetîûni. rabbî ve rabbikum fa'budûhfa'budûhu, hâzâ sırâtun mustakîmmustakîmun. lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâhilâllâhi, kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâhensârullâhi, âmennâ billâhbillâhi, veşhed bi ennâ muslimûnmuslimûne. âmennâ bi mâ enzelte vetteba'nâr resûle fektubnâ meaş şâhidînşâhidîne. mekerû ve mekarallâhmekarallâhu, vallâhu hayrul mâkirînmâkirîne. kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmehkıyâmeti, summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûntahtelifûne. emmellezîne keferû fe uazzibuhum azâben şedîden fîd dunyâ vel âhıreti, ve mâ lehum min nâsirînnâsirîne. emmellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe yuveffîhim ucûrehum vallâhu lâ yuhibbuz zâlimînzâlimîne. netlûhu aleyke minel âyâti vez zikril hakîm hakîmi. mesele îsâ indallâhi ke meseli âdemâdeme, halakahu min turâbin summe kâle lehu kun fe yekûnyekûnu. hakku min rabbike fe lâ tekun minel mumterînmumterîne. men hâcceke fîhi min ba'di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned'u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec'al la'netallâhi alel kâzibînkâzibîne. hâzâ le huvel kasasul hakkhakku, ve mâ min ilâhin illâllâhillâllâhu, ve innellâhe le huvel azîzul hakîmhakîmu. in tevellev fe innallâhe alîmun bil mufsidînmufsidîne. yâ ehlel kitâbi teâlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beynekum ellâ na'bude illâllâhe ve lâ nuşrike bihî şey'en ve lâ yettehize ba'dunâ ba'den erbâben min dûnillâhdûnillâhi, fe in tevellev fe kûlûşhedû bi ennâ muslimûnmuslimûne. ehlel kitâbi lime tuhâccûne fî ibrâhîme ve mâ unziletit tevrâtu vel incîlu illâ min ba'dihba'dihî, e fe lâ ta'kılûnta'kılûne. entum hâulâi hâcectum fî mâ lekum bihî ilmun fe lime tuhâccûne fî mâ leyse lekum bihî ilmilmun, vallâhu ya'lemu ve entum lâ ta'lemûnta'lemûne. kâne ibrâhîmu yahûdiyyen ve lâ nasrâniyyen ve lâkin kâne hanîfen muslimâmuslimen, ve mâ kâne minel muşrikînmuşrikîne. evlen nâsi bi ibrâhîme lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne âmenû vallâhu veliyyul mu'minînmu'minîne. tâifetun min ehlil kitâbi lev yudillûnekum ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yeş'urûnyeş'urûne. ehlel kitâbi lime tekfurûne bi âyâtillâhi ve entum teşhedûnteşhedûne. ehlel kitâbi lime telbisûnel hakka bil bâtılı ve tektumûnel hakka ve entum ta'lemûnta'lemûne. kâlet tâifetun min ehlil kitâbi âminû billezî unzile alellezîne âmenû vechen nehâri vekfurû âhirahu leallehum yerciûnyerciûne. lâ tu'minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu'tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâhyedillâhi, yu'tîhi men yeşâu, vallâhu vâsiun alîmalîmun. bi rahmetihî men yeşâ'yeşâu, vallâhu zul fadlil azîmazîmi. min ehlil kitâbi men in te'menhu bi kıntârin yueddihî ileykileyke, ve minhum men in te'menhu bi dînârin lâ yueddihî ileyke illâ mâ dumte aleyhi kâimâkâimen, zâlike bi ennehum kâlû leyse aleynâ fîl ummiyyîne sebîlsebîlun, ve yekûlûne alâllâhil kezibe ve hum ya'lemûnya'lemûne. men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekînmuttekîne. yeşterûne bi ahdillâhi ve eymânihim semenen kalîlen ulâike lâ halaka lehum fîl âhırati ve lâ yukellimuhumullâhu ve lâ yenzuru ileyhim yevmel kıyâmeti ve lâ yuzekkîhim ve lehum azâbun elîmelîmun. inne minhum le ferîkan yelvûne elsinetehum bil kitâbi li tahsebûhu minel kitâbi ve mâ huve minel kitâbkitâbi, ve yekûlûne huve min indillâhi ve mâ huve min indillâhindillâhi, ve yekûlûne alâllâhil kezibe ve hum ya'lemûnya'lemûne. kâne li beşerin en yu'tiyehullâhul kitâbe vel hukme ven nubuvvete summe yekûle lin nâsi kûnû ıbâden lî min dûnillâhi ve lâkin kûnû rabbâniyyîne bi mâ kuntum tuallimûnel kitâbe ve bimâ kuntum tedrusûntedrusûne. lâ ye'murekum en tettehizûl melâikete ven nebiyyîne erbâbâerbâben, e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimûnmuslimûne. iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu'minunne bihî ve le tansurunnehu, kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidînşâhidîne. men tevellâ ba'de zâlike fe ulâike humul fâsikûnfâsikûne. fe gayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fîs semâvâti vel ardı tav'an ve kerhen ve ileyhi yurceûnyurceûne. âmennâ billâhi ve mâ unzile aleynâ ve mâ unzile alâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya'kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ven nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum, ve nahnu lehu muslimûnmuslimûne. men yebtegi gayral islâmi dînen fe len yukbele minhu, ve huve fîl âhirati minel hâsirînhâsirîne. yehdillâhu kavmen keferû ba'de îmânihim ve şehidû enner resûle hakkun ve câehumul beyyinâtbeyyinâtu vallâhu lâ yehdil kavmez zâlimînzâlimîne. cezâuhum enne aleyhim la'netallâhi vel melâiketi ven nâsi ecmaînecmaîne. fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûnyunzarûne. tâbû min ba'di zâlike ve aslehû fe innallâhe gafûrun rahîmrahîmun. keferû ba'de îmânihim summezdâdû kufran len tukbele tevbetuhum, ve ulâike humud dâllûndâllûne. keferû ve mâtû ve hum kuffârun fe len yukbele min ehadihim mil'ul ardı zeheben ve leviftedâ bihbihî, ulâike lehum azâbun elîmun ve mâ lehum min nâsırînnâsırîne. tenâlûl birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûntuhibbûne, ve mâ tunfikû min şey'in fe innallâhe bihî alîmalîmun. taâmi kâne hillen li benî isrâile illâ mâ harrame isrâîlu alâ nefsihî min kabli en tunezzelet tevrâttevrâtu, kul fe'tû bit tevrâti fetlûhâ in kuntum sâdıkînsâdıkîne. menifterâ alâllâhil kezibe min ba'di zâlike fe ulâike humuz zâlimûnzâlimûne. sadakallâhu fettebiû millete ibrâhîme hanîfâhanîfen, ve mâ kâne minel muşrikînmuşrikîne. evvele beytin vudia lin nâsi lellezî bi bekkete mubâreken ve huden lil âlemînâlemîne. âyâtun beyyinâtun makâmu ibrâhîmibrâhîme, ve men dahalehu kâne âminââminen, ve lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâsebîlen, ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemînâlemîne. yâ ehlel kitâbi lime tekfurûne bi âyâtillâhi, vallâhu şehîdun alâ mâ ta'melûnta'melûne. yâ ehlel kitâbi lime tesuddûne an sebîlillâhi men âmene tebgûnehâ ivecen ve entum şuhedâu ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta'melûnta'melûne. eyyuhâllezîne âmenû in tutîû ferîkan minellezîne ûtûl kitâbe yeruddûkum ba'de îmânikum kâfirînkâfirîne. keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluhresûluhu, ve men ya'tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîmmustakîmin. eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûnmuslimûne. bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni'metallâhi aleykum iz kuntum a'dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni'metihî ihvânâihvânen, ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûntehtedûne. minkum ummetun yed'ûne ilel hayri ve ye'murûne bil ma'rûfi ve yenhevne anil munkermunkeri, ve ulâike humul muflihûnmuflihûne. lâ tekûnû kellezîne teferrakû vahtelefû min ba'di mâ câehumul beyyinâtbeyyinâtu, ve ulâike lehum azâbun azîmazîmun. tebyaddu vucûhun ve tesveddu vucûhvucûhun, fe emmellezînesveddet vucûhuhum e kefertum ba'de îmânikum fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûntekfurûne. emmellezînebyaddat vucûhuhum fe fî rahmetillâhrahmetillâhi, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. âyâtullâhi netlûhâ aleyke bil hakkhakkı, ve mâllâhu yurîdu zulmen lil âlemînâlemîne. lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, ve ilâllâhi turceul umûrumûru. hayra ummetin uhricet lin nâsi te'murûne bil ma'rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu'minûne billâhbillâhi, ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne hayran lehum, minhumul mu'minûne ve ekseruhumul fâsikûnfâsikûne. yedurrûkum illâ ezâezen, ve in yukâtilûkum yuvellûkumul edbâredbâre, summe lâ yunsarûnyunsarûne. aleyhimuz zilletu eyne mâ sukıfû illâ bi hablin minallâhi ve hablin minen nâsi ve bâû bi gadabin minallâhi ve duribet aleyhimul meskenehmeskenetu, zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnel enbiyâe bi gayri hakkhakkın, zâlike bimâ asav ve kânû ya'tedûnya'tedûne. sevâen, min ehlil kitâbi ummetun kâimetun yetlûne âyâtillâhi ânâel leyli ve hum yescudûnyescudûne. billâhi vel yevmil âhiri ve ye'murûne bil ma'rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yusâriûne fîl hayrâthayrâti, ve ulâike mines sâlihînsâlihîne. mâ yef'alû min hayrin fe len yukferûhyukferûhu, vallâhu alîmun bil muttekînmuttekîne. keferû len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi şey'âşey'en, ve ulâike ashâbun nârnâri, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. mâ yunfikûne fî hâzihil hayâtid dunyâ ke meseli rîhin fîhâ sırrun esâbet harse kavmin zalemû enfusehum fe ehlekethu ve mâ zalemehumullâhu ve lâkin enfusehum yazlımûnyazlımûne. eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye'lûnekum habâlâhabâlen, veddû mâ anittum, kad bedetil bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekberekberu, kad beyyennâ lekumul âyâti in kuntum ta'kılûnta'kılûne. entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tu'minûne bil kitâbi kullihi, ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayzgayzi, kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûrsudûri. temseskum hasenetun tesû'hum, ve in tusibkum seyyietun yefrahû bihâ ve in tasbirû ve tettekû lâ yadurrukum keyduhum şey'aşey'en, innallâhe bi mâ ya'melûne muhîtmuhîtun. iz gadavte min ehlike tubevviul mu'minîne makâide lil kıtâlkıtâli, vallâhu semîun alîmalîmun. hemmet tâifetâni minkum en tefşelâ vallâhu veliyyuhumâ ve alâllâhi fel yetevekkelil mu'minûnmu'minûne. lekad nasarakumullâhu bi bedrin ve entum ezillehezilletun, fettekûllâhe leallekum teşkurûnteşkurûne. tekûlu lil mu'minîne e len yekfiyekum en yumiddekum rabbukum bi selâseti âlâfin minel melâiketi munzelînmunzelîne. in tasbirû ve tettekû ve ye'tûkum min fevrihim hâzâ yumdidkum rabbukum bi hamseti âlâfin minel melâiketi musevvimînmusevvimîne. mâ cealehullâhu illâ buşrâ lekum ve li tatmeinne kulûbukum bihbihî, ve men nasru illâ min indillâhil azîzil hakîmhakîmi. yaktaa tarafen minellezîne keferû ev yekbitehum fe yenkalibû hâibînhâibîne. leke minel emri şey'un ev yetûbe aleyhim ev yuazzibehum fe innehum zâlimûnzâlimûne. lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, yagfiru li men yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, vallâhu gafûrun rahîmrahîmun. eyyuhâllezîne âmenû lâ te'kulur ribâ ad'âfen mudâafehmudâafeten, vettekûllâhe leallekum tuflihûntuflihûne. nârelletî uiddet lil kâfirînkâfirîne. atîûllâhe ver resûle leallekum turhamûnturhamûne. sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekînmuttekîne. yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâsnâsi, vallâhu yuhibbul muhsinînmuhsinîne. izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû alâ mâ fealû ve hum ya'lemûn ya'lemûne. cezâuhum magfiretun min rabbihim ve cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, ve ni'me ecrul âmilînâmilîne. halet min kablikum sunenun, fe sîrû fîl ardı fenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibînmukezzibîne. beyânun lin nâsi ve huden ve mev'ızatun lil muttekînmuttekîne. lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a'levne in kuntum mu'minînmu'minîne. yemseskum karhun fe kad messel kavme karhun misluhmisluhu, ve tilkel eyyâmu nudâviluhâ beynen nâsnâsi, ve li ya'lemallâhullezîne âmenû ve yettehize minkum şuhedâe vallâhu lâ yuhibbuz zâlimînzâlimîne. liyumahhisallâhullezîne âmenû ve yemhakal kâfirînkâfirîne. hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ya'lemillâhullezîne câhedû minkum ve ya'lemes sâbirînsâbirîne. lekad kuntum temennevnel mevte min kabli en telkavhu, fe kad raeytumûhu ve entum tenzurûntenzurûne. mâ muhammedun illâ resûlresûlun, kad halet min kablihir rusûlrusûlu, e fein mâte ev kutilenkalebtum alâ a'kâbikum, ve men yenkalib alâ akıbeyhi fe len yadurrallâhe şey'âşey'en, ve se yeczîllâhuş şâkirînşâkirîne.” mâ kâne li nefsin en temûte illâ bi iznillâhi kitâben mueccelâmueccelen, ve men yurid sevâbed dunyâ nu'tihî minhâ, ve men yurid sevâbel âhirati nu'tihî minhâ, ve se neczîş şâkirînşâkirîne. keeyyin min nebiyyin kâtele, meahu rıbbiyyûne kesîrkesîrun, fe mâ vehenû li mâ asâbehum fî sebîlillâhi ve mâ daufû ve mestekânû vallâhu yuhibbus sâbirînsâbirîne. mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirînkâfirîne. âtâhumullâhu sevâbed dunyâ ve husne sevâbil âhirehâhireti, vallâhu yuhibbul muhsinînmuhsinîne. eyyuhâllezîne âmenû in tutîûllezîne keferû yeruddûkum alâ a'kâbikum fe tenkalibû hâsirînhâsirîne. mevlâkum, ve huve hayrun nâsırînnâsırîne. nulkî fî kulûbillezîne keferûr ru'be bimâ eşrakû billâhi mâ lem yunezzil bihî sultânâsultânen, ve me'vâhumun nârnâru, ve bi'se mesvez zâlimînzâlimîne. lekad sadakakumullâhu va'dehû iz tehussûnehum bi iznihiznihî, hattâ izâ feşiltum ve tenâza'tum fîl emri ve asaytum min ba'di mâ erâkum mâ tuhıbbûntuhıbbûne, minkum men yurîdud dunyâ ve minkum men yurîdul âhirehâhirete, summe sarafekum anhum li yebteliyekum, ve lekad afâ ankum, vallâhu zû fadlin alel mu'minînmu'minîne. tus'idûne ve lâ telvûne alâ ehadin ver resûlu yed'ûkum fî uhrâkum fe esâbekum gammen bi gammin li keylâ tahzenû alâ mâ fâtekum ve lâ mâ asâbekum, vallâhu habîrun bimâ ta'melûnta'melûne. enzele aleykum min ba'dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten minkum, ve tâifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayral hakkı zannel câhiliyyehcâhiliyyeti, yekûlûne hel lenâ minel emri min şey'şey'in, kul innel emre kullehu lillâhlillâhi, yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lekleke, yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey'un mâ kutilnâ hâhunâ, kul lev kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yebteliyallâhu mâ fî sudûrikum ve li yumahhısa mâ fî kulûbikum, vallâhu alîmun bi zâtis sudûrsudûri. tevellev minkum yevmel tekal cem'âni, inne mestezellehumuş şeytânu bi ba'di mâ kesebû, ve lekad afâllâhu anhum innallâhe gafûrun halîmhalîmun. eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne keferû ve kâlû li ıhvânihim izâ darabû fîl ardı ev kânû guzzen lev kânû indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû, li yec'alallâhu zâlike hasreten fî kulûbihim vallâhu yuhyî ve yumîtyumîtu, vallâhu bi mâ ta'melûne basîrbasîrun. lein kutiltum fî sebîlillâhi ev muttum le magfiretun minallâhi ve rahmetun hayrun mimmâ yecmeûnyecmeûne. lein muttum ev kutiltum le ilâllâhi tuhşerûntuhşerûne. bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlike, fa'fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emremri, fe izâ azamte fe tevekkel alâllâhalâllâhi, innallâhe yuhibbul mutevekkilînmutevekkilîne. yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in yahzulkum fe men zellezî yansurukum min ba'dihi, ve alâllâhi felyetevekkelil mu'minûnmu'minûne. mâ kâne li nebiyyin en yagullyagulle, ve men yaglul ye'ti bimâ galle yevmel kıyâmehkıyâmeti, summe tuveffâ kullu nefsin mâ kesebet ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. femenittebea rıdvânallâhi ke men bâe bi sehatin minallâhi ve me'vâhu cehennemcehennemu, ve bi'sel masîrmasîru. derecâtun indallâhindallâhi, vallâhu basîrun bi mâ ya'melûnya'melûne. mennallâhu alâl mu'minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete, ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubînmubînin. ve lemmâ asâbetkum musîbetun kad asabtum misleyhâ, kultum ennâ hâzâ, kul huve min indi enfusikum innallâhe alâ kulli şey'in kadîrkadîrun. mâ asâbekum yevmel tekal cem'âni fe bi iznillâhi ve li ya'lemel mu'minînmu'minîne. li ya'lemellezîne nâfekû, ve kîle lehum teâlev kâtilû fî sebîlillâhi evidfeû kâlû lev na'lemu kıtâlen letteba'nâkum, hum lil kufri yevmeizin akrabu minhum lil îmânîmâni, yekûlûne bi efvâhihim mâ leyse fî kulûbihim, vallâhu a'lemu bi mâ yektumûnyektumûne. kâlû li ihvânihim ve kaadû lev atâûnâ mâ kutilkutilû, kul fedreû an enfusikumul mevte in kuntum sâdıkînsâdıkîne. lâ tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâemvâten, bel ahyâun inde rabbihim yurzekûnyurzekûne. bi mâ âtâhumullâhu min fadlıhî, ve yestebşirûne billezîne lem yelhakû bihim min halfihim, ellâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûnyahzenûne. bi ni'metin minallâhi ve fadlin, ve ennallâhe lâ yudîu ecrel mu'minînmu'minîne. lillâhi ver resûli min ba'di mâ asâbehumul karhkarhu, lillezîne ahsenû minhum vettekav ecrun azîmazîmun. kâle lehumun nâsu innen nâse kad cemeû lekum fahşevhum fe zâdehum îmânâîmânen, ve kâlû hasbunâllâhu ve ni'mel vekîlvekîlu. bi ni'metin minallâhi ve fadlin lem yemseshum sûun, vettebeû rıdvânallâhrıdvânallâhi, vallâhu zû fadlin azîmazîmin. zâlikumuş şeytânu yuhavvifu evliyâehu, fe lâ tehâfûhum ve hâfûni in kuntum mu'minînmu'minîne. lâ yahzunkellezîne yusâriûne fîl kufrkufri, innehum len yadurrûllâhe şey'âşey'an, yurîdullâhu ellâ yec'ale lehum hazzan fîl âhirehâhireti, ve lehum azâbun azîmazîmun. kufra bil îmâni len yedurrûllâhe şey'âşey'en, ve lehum azâbun elîmelîmun. lâ yahsebennellezîne keferû ennemâ numlî lehum hayrun li enfusihim, innemâ numlî lehum li yezdâdû ismâismen, ve lehum azâbun muhînmuhînun. kânallâhu li yezerel mu'minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyibtayyibi, ve mâ kânallâhu li yutliakum alâl gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulihî, ve in tu'minû ve tettekû fe lekum ecrun azîmazîmun. lâ yahsebennellezîne yebhalûne bi mâ âtâhumullâhu min fadlıhî huve hayran lehum, bel huve şerrun lehum se yutavvekûne mâ bahilû bihî yevmel kıyâmehkıyâmeti, ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ardardı, vallâhu bi mâ ta'melûne habîrhabîrun. semiallâhu kavlellezîne kâlû innallâhe fakîrun ve nahnu agniyâu se nektubu mâ kâlû ve katlehumul enbiyâe bi gayri hakkın, ve nekûlu zûkû azâbel harîkharîki. bimâ kaddemet eydîkum ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil abîdabîdi. kâlû innallâhe ahide ileynâ ellâ nu'mine li resûlin hattâ ye'tiyenâ bi kurbânin te'kuluhun nârnâru, kul kad câekum rusulun min kablî bil beyyinâti ve billezî kultum fe lime kateltumûhum in kuntum sâdıkînsâdıkîne. in kezzebûke fe kad kuzzibe rusulun min kablike câu bil beyyinâti vez zuburi vel kitâbil munîrmunîri. nefsin zâikatul mevtmevti, ve innemâ tuveffevne ucûrekum yevmel kıyâmehkıyâmeti, fe men zuhziha anin nâri ve udhılel cennete fe kad fâzfâze, ve mâl hâyâtud dunyâ illâ metâul gurûrgurûri. tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâkesîran, ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmil umûrumûri. iz ehazallâhu mîsâkallezîne ûtûl kitâbe le tubeyyinunnehu lin nâsi ve lâ tektumûnehtektumûnehu, fe nebezûhu verâe zuhûrihim veşterav bihî semenen kalîlâkalîlen, fe bi'se mâ yeşterûnyeşterûne. tahsebennellezîne yefrahûne bi mâ etev ve yuhıbbûne en yuhmedû bi mâ lem yef'alû fe lâ tahsebennehum bi mefâzetin minel azâbazâbi, ve lehum azâbun elîmelîmun. lillâhi mulkus semâvâti vel ardardı, vallâhu alâ kulli şey'in kadîrkadîrun. fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâbulîl elbâbı. yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ardardı, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâbâtılan, subhâneke fekınâ azâben nârnârı. inneke men tudhılin nâre fe kad ahzeytehahzeytehu, ve mâ liz zâlimîne min ensârensârin. innenâ semi'nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrârebrâri. ve âtinâ mâ vaadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmehkıyâmeti, inneke lâ tuhliful mîâdmîâde. lehum rabbuhum ennî lâ udîu amele âmilin minkum min zekerin ev unsâ, ba'dukum min ba'dba'dın, fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhârenhâru, sevâben min indillâhindillâhi vallâhu indehû husnus sevâbsevâbi. yegurranneke tekallubelluzîne keferû fîl bilâdbilâdi. kalîlun summe me'vâhum cehennemcehennemu, ve bi'sel mihâdmihâdu. rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâhindillâhi, ve mâ indallâhi hayrun lil ebrârebrâri. inne min ehlil kitâbi le men yu'minu billâhi ve mâ unzile ileykum ve mâ unzile ileyhim hâşiîne lillâhi, lâ yeşterûne bi âyâtillâhi semenen kalîlâkalîlen, ulâike lehum ecruhum inde rabbihim innallâhe serîul hısâbhısâbi. eyyuhâllezîne âmenusbirû ve sâbirû ve râbitû vettekûllâhe leallekum tuflihûntuflihûne. Al-i İmran suresinin meali nedir Diyanet? 1. Elif. Lâm. Mîm. 2. Hayy ve kayyûm olan Allah'tan başka ilâh yoktur. 3. Resûlüm! O, sana Kitab'ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak indirdi, Tevrat ile İncil'i ve Furkan'ı indirmişti. 4. Daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Furkan'ı indirmiştir. Bilinmeli ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir. 5. Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. 6. Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir. 7. Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun Kur'an'ın bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. Bu inceliği ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar. 8. Onlar şöyle yakarırlar Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin. 9. Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin. Allah asla sözünden dönmez. 10. Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar cehennnemin yakıtıdır. 11. Onların yolu Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tuttuğu yola benzer. Onlar bizim âyetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah'ın cezası çok şiddetlidir. 12. Resûlüm! İnkâr edenlere de ki Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir! 13. Bedir'de karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup. Allah dilediğini yardımı ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır. 14. Nefsanî arzulara, özellikle kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır. 15. Resûlüm! De ki Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve hepsinin üstünde Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür. 16. Bu nimetler "Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!" diyen; 17. Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler içindir. 18. Allah, adaleti ayakta tutarak delilleriyle şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de bunu ikrar etmişlerdir. Evet mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. 19. Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur. 20. Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir. 21. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler yok mu, onlara acı bir azabı haber ver! 22. İşte bunlar dünyada da ahirette de çabaları boşa giden kimselerdir. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur. 23. Resûlüm! Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri yahudileri görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah'ın Kitab'ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup cayarak geri dönüyor. 24. Onların bu tutumları Bize ateş, sadece sayılı günlerde dokunacaktır, demelerinin bir sonucudur. Onların vaktiyle uydurdukları şeyler de dinleri hakkında kendilerini yanıltmıştır. 25. Fakat, onları gelmesinde şüphe edilmeyen bir gün için topladığımız ve hiçbir haksızlığa uğramaksızın herkese kazandığı şeyler tastamam ödendiği zaman halleri nice olur? 26. Resûlüm! De ki Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin. 27. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin. 28. Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı gelmekten sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır. 29. De ki İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her şeye kadirdir. 30. Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde insan isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı gelmekten sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir. 31. Resûlüm! De ki Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 32. De ki Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez. 33. Allah Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmrân ailesini seçip âlemlere üstün kıldı. 34. Bunlar birbirinden gelme bir nesillerdir. Allah işiten ve bilendir. 35. İmrân'ın karısı şöyle demişti "Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz niyazımı hakkıyla işiten ve niyetimi bilen sensin." 36. Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi. 37. Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" der; o da Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi. 38. Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi. 39. Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler. 40. Zekeriyya Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu İşte böyledir; Allah dilediğini yapar. 41. Zekeriyya Rabbim! Oğlum olacağına dair bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et. 42. Hani melekler demişlerdi Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. 43. Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, O'nun huzurunda eğilenlerle beraber sen de eğil. 44. Resûlüm! Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar bu yüzden çekişirken de yanlarında değildin. 45. Melekler demişlerdi ki Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime'yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa'dır. Mesîh'tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır. 46. sâlihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara peygamber sözleri ile konuşacak. 47. Meryem Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "Ol!" der; o da oluverir. 48. Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek. 49. İsrailoğullarına bir elçi olacak ve onlara şöyle diyecek Size Rabbinizden bir mucize getirdim Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. 50. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin. 51. Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur. 52. İsa, onlardaki inkârcılığı sezince Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havârîler Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler. 53. Havârîler Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber'e uyduk. Şimdi bizi birliğini ve peygamberlerini tasdik eden şahitlerden yaz, dediler. 54. Yahudiler tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır. 55. Allah buyurmuştu ki Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim. 56. İnkâr edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak. 57. İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez. 58. Resûlüm! Bu söylenenleri biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz. 59. Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi. 60. Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyle ise şüphecilerden olma. 61. Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet dileyelim. 62. Şüphesiz bu İsa hakkında söylenenler, doğru haberlerdir. Allah'tan başka ilâh yoktur. Muhakkak ki Allah, evet O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. 63. Eğer yine yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah, bozguncuları hakkıyla bilendir. 64. Resûlüm! de ki Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz. 65. Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? 66. İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz. 67. İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi. 68. İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber Muhammed ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur. 69. Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar. 70. Ey ehl-i kitap! Gerçeği görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz? 71. Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? 72. Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin görünüşte inanıp akşamleyin inkâr edin. Belki onlar böylece dinlerinden dönerler. 73. Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın. " Resûlüm! De ki Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine onlar, kendi aralarında şöyle dediler "Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de inanmayın." De ki Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir. 74. Rahmetini dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir. 75. Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur" demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar. 76. Hayır! Gerçek onların dediği değil. Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever. 77. Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır. 78. Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar. 79. Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra kalkıp insanlara Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis şöyle demesi gerekir Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olunuz. 80. Ve size Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi? 81. Hani Allah, peygamberlerden "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. 82. Artık bundan sonra her kim dönerse işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir. 83. Göklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim olduğu halde onlar ehl-i kitap, Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki O'na döndürüleceklerdir. 84. De ki Biz, Allah a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve diğer peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz. 85. Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. 86. İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 87. İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanlığın lânetine uğramalarıdır. 88. Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz. 89. Ancak, bundan sonra tevbe edip yola gelenler başka. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. 90. İnandıktan sonra kâfirliğe sapıp sonra inkârcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler. 91. Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur. 92. Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça "iyi" ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir. 93. Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in Ya'kub'un kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helâl idi. De ki Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun. 94. Artık bundan sonra her kim Allah'a karşı yalan uydurursa, işte bunlar, zalimlerin ta kendisidirler. 95. De ki Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi. 96. Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev mâbet, Mekke'deki Kâbedir. 97. Orada apaçık nişâneler, ayrıca İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. 98. De ki Ey ehl-i kitap! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz? 99. De ki Ey ehl-i kitap! Gerçeği görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkisiyorsunuz? Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir". 100. Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkârcılığa sevkederler. 101. Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir. 102. Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin. 103. Hep birlikte Allah'ın ipine İslâm'a sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. 104. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. 105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. 106. Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü düşünün. İmdi, yüzleri kararanlara İnanmanızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise inkâr etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! denilir. 107. Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler; orada ebedî kalacaklardır. 108. İşte bunlar, Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetleridir. Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez. 109. Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İşler, dönüp dolaşıp Allah'a varır. 110. Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. Gerçi içlerinde iman edenler var; fakat çoğu yoldan çıkmışlardır. 111. Onlar ehl-i kitap size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez. 112. Onlar yahudiler nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların müminlerin himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet damgası vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. 113. Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar. 114. Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır. 115. Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir. 116. İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır. 117. Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da mahveden kavurucu bir rüzgârın durumu gibidir. Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar. 118. Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından dökülen sözlerinden belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları düşmanlıkları ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz. 119. İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "İnandık" derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki Kininizden kahrolup ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir. 120. Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. 121. Hani sen, sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın. . .-Allah, hakkıyle işiten ve bilendir. 122. O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. 123. Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan sakının ki O'na şükretmiş olasınız. 124. O zaman sen, müminlere şöyle diyordun İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli değil midir? 125. Evet, siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar düşmanlarınız hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder. 126. Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır. 127. Allah, kâfirlerden bir kısmının kökünü kessin veya onları perişan etsin, böylece bozulmuş bir halde dönüp gitsinler diye, size yardım eder. 128. Ki bu işte senin yapacağın bir şey yoktur yahut müslüman olsunlar da tevbelerini kabul etsin, ya da ısrar ederlerse onlara azap etsin diye Allah Bedir'de size yardım etti. Çünkü onlar zalimdirler. 129. Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir. 130. Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz. 131. Kâfirler için hazırlanmış bulunan ateşten sakının! 132. Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız. 133. Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! 134. O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. 135. Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler. 136. İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir! 137. Sizden önce nice milletler hakkında ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da Allah'ın âyetlerini yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün! 138. Bu Kur'an, bütün insanlığa bir açıklamadır; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür. 139. Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. 140. Eğer siz Uhud'da bir acıya uğradınızsa, Bedir'de de düşmanınız olan o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz. Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. 141. Bir de böylece Allah, iman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helâk etmek ister. 142. Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? 143. Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz. 144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim böyle geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. 145. Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. Ölüm, belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. 146. Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. 147. Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı yolunda sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl! 148. Allah da onlara dünya nimetini ve daha da önemlisi, ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever. 149. Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye eski dininize döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz. 150. Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır. 151. Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalplerine yakında korku salacağız. Gidecekleri yer de cehennemdir. Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür! 152. Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vâdini yerine getirmiştir. Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladığınızı galibiyeti size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; Peygamberin verdiği emir konusunda tartışmaya kalkıştınız ve âsi oldunuz. Dünyayı isteyeniniz de vardı, ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra Allah, denemek için sizi onlardan onları mağlup etmekten alıkoydu. Ve andolsun sizi bağışladı. Zaten Allah, müminlere karşı çok lütufkârdır. 153. O zaman Peygamber arkanızdan sizi çağırdığı halde siz, durmadan savaş alanından uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. Allah size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayı gerek elinizden gidene, gerekse başınıza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 154. Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, bu güvenin yol açtığı uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, "Bu işten bize ne!" diyorlardı. De ki İş zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. Şöyle de Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için böyle yaptı. Allah içinizde ne varsa hepsini bilir. 155. Uhud'da iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir. 156. Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında "Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine kaybettikleri yakınları için onulmaz bir hasret yarası olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür. 157. Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır. 158. Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız. 159. O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. 160. Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar. 161. Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir. 162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır. 163. Onlar Allah katında derece derecedirler. Allah onların yaptıklarını görmektedir. 164. Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, kötülüklerden ve inkârdan kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. 165. Bedir de iki katını düşmanınızın başına getirdiğiniz bir musibet, Uhud'da kendi başınıza geldiği için mi "Bu nasıl oluyor!" dediniz? De ki O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter. 166-167. İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara "Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın" denildiği zaman, "Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok, kâfirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir. 168. Evlerinde oturup da kardeşleri hakkında "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!" de. 169. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. 170. Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. 171. Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. 172. Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar özellikle bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır. 173. Bir kısım insanlar, müminlere "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!" dediler. 174. Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir. 175. İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun. 176. Resûlüm İnkârda yarışanlar sana kaygı vermesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara, ahiretten yana bir nasip vermemek istiyor. Onlar için çok büyük bir azap vardır. 177. Şurası muhakkak ki, imanı verip inkârı alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için elîm bir azap vardır. 178. İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır. 179. Allah, müminleri şu bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır. 180. Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini infakta cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. 181. "Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz" diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların bu dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki Tadın o yakıcı azabı! 182. Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmetmez. 183. "Doğrusu Allah bize, gökten inen ateşin yiyeceği yakıp kor edeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de Size, benden önce mucizelerle, özellikle dediğiniz mucize ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz? 184. Resûlüm! Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse yadırgama; gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi. 185. Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günnü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir. 186. Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, yapılacak işlerin en değerlisidir. 187. Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü! 188. Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır. 189. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah'ın her şeye gücü yeter. 190. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. 191. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken her vakit Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru ! 192. Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. 193. Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi Peygamberi, Kur'an'ı işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! 194. Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın! 195. Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. Dedi ki Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O'nun katındadır. 196. İnkârcıların refah içinde diyar diyar dolaşması, sakın seni aldatmasın! 197. Azıcık bir menfaattır o. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir! 198. Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki nimetler daha hayırlıdır. 199. Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır. 200. Ey iman edenler! Sabredin; düşman karşısında sebat göster. Kur'an-ı Kerim'de kaç ayet vardır? Neredeyse 1400 yıl önce Allah'ın Cebrail as vasıtasıyla gönderdiği Kur'an-ı Kerim tüm müslümanlar tarafından yüzyıllardır rehber edinilen en önemli kaynaktır. Kur'an-ı Kerim'in içeriği kadar, surelerin isimleri, sayısı ve ayet sayısı gibi özellikleri de birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Peki Kur'an-ı Kerim'de kaç ayet var? Kur'an-ı Kerim'deki sure sayısı nedir ve isimleri nelerdir? İslam dininin ana kaynağı olan Kur'an-ı Kerim, sav 40 yaşındayken Mekke'de inmeye başlamıştır. Cebrail peygamber Nur dağının Hira mağarasında ayetleri ilk ayetleri ezberletmiştir. İlk olarak Alak suresinin ilk 5 ayetinin inmesiyle başlayan Kur'an-ı Kerim'in ilk ayeti de İkra yani Oku'dur. Yüzyıllardır tüm müslümanların hayatlarının her anını dizayn etmek için kullandıkları bu yegane kaynak, hiç tahrif olmadan günümüze kadar ulaşmıştır. sav'in peygamber olmasıyla 610 yılında inmeye başlayan ve 13 yıl Mekke'de 10 yıl da Medine'de inen Kur'an ayetleri 23 yılın sonunda tamamlanmıştır. Ramazan ayının Kadir gecesinde inmeye başlayan Kur'an ayetleri, sahabeler tarafından ezberlenerek daha sonra dört halife döneminde kitaplaştırılarak çoğaltılmıştır. 23 yılda inen Kur'an-ı Kerim'de toplamda 114 sure vardır. Bu surelerin tamamında 6236 ayet vardır. Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı şöyle açıklamada bulunmuştur Bilindiği gibi âyet, Kur'an cümlelerine verilen isimdir. Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamberden günümüze hiçbir değişikliğe uğramadan gelmiştir. Ancak Kur'an-ı Kerim üzerinde noktalama çalışmaları yapılırken âyetlerin bölünüp numaralandırılmasında bazı küçük farklılıklar olmuş; söz gelimi, bazı âlimlerin müstakil âyet olarak belirlediği bir ibare bazı âlimlerce iki âyet olarak düşünülmüş; böylece âyetlerin numaralandırılması konusunda küçük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Her ne kadar halk arasında Kur'an'daki ayet sayısının 6666 olduğu yönünde yaygın bir söylem varsa da doğrusu bu rakamın 6236 olduğudur. Ayet nedir? Arapça'da delil, alamet anlamına gelen ayet kelimesi, Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'deki her bir harf, kelime veya cümleye verilen addır. Kur'an-ı Kerim'de 114 sure içinde 6236 ayet olduğu bilinir. Kur'an-ı Kerim'deki surelerin isimleri 1- Fatiha 2- Bakara 3- Ali- İmran 4- Nisa 5- Mâide 6- En'am 7- A'raf 8- Enfal 9- Tevbe 10- Yunus 11- Hûd 12- Yusuf 13-Rad 14- İbrahim 15- Hicr 16- Nahl 17- İsra 18- Kehf 19- Meryem 20- Ta-Ha 21- Enbiya 22- Hac 23-Müminun 24- Nur 25- Furkan 26- Şuara 27- Neml 28- Kasas 29- Ankebut 30- Rum 31- Lokman 32- Secde 33- Ahzab 34- Sebe 35- Fâtır 36- Ya-Sin 37- Saffat 38-Sad 39-Zümer 40- Mümin 41-Fussilet 42- Şura 43-Zuhruf 44- Duhan 45-Casiye 46-Ahkaf 47-Muhammed 48-Fetih 49-Hucurat 50-Kaf 51-Zariyat 52-Tur 53-Necm 54-Kamer 55-Rahman 56-Vakıa 57-Hadid 58-Mücadile 59- Haşr 60- Mümtehine 61- Saf 62- Cuma 63- Münafikun 64- Tegabun. 65- Talak 66- Tahrim 67- Mülk 68- Kalem 69- Hakka 70- Mearic 71 Nuh 72 Cin 73 Müzemmil 74 Müdessir 75 Kıyamet 76- İnsan 77- Mürselat 78- Nebe 79- Naziat 80 Abese 81- Tekvir 82- İnfitar 83- Mutafffifin 84- İnşikak 85- Buruc 86- Tarık 87- Ala 88- Gaşiye 89 Fecir 90 Beled 91- Şems 92- Leyl 93- Duha 94- İnşirah 95- Tin 96- Alak 97- Kadir 98- Beyyine 99- Zilzal 100- Adiyat 101- Karia 102- Tekasür 103- Asr 104- Hümeze 105- Fil 106- Kureyş 107- Maun 108- Kevser 109- Kafirun 110- Nasr 111- Mesed 112- İhlas 113- Felak 114- Nas .
GÜNLÜK OKUNABİLECEK AYET-DUALAR HER ZAMAN GÜNLÜK OKUNABİLECEK SURE- AYET VE DUALAR İLE TAVSİYE EDİLEN OKUNMA SAYILARIBismillahirrahmanirrahim27-NEML26. Allahü la ilahe illa hüve rabbül arşil azıym 26. Allah kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Büyük Arş’ın İMRAN19-İnned diyne indallahil İSLAM…..189. Ve lillahi mülküs semavati vel ard* vallahü ala külli şey'in kadir 190. İnne fi halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari le ayatil li ülil elbab 191. Ellezine yezkürunellahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubihim ve yetefekkerune fi halkıs semavati vel ard* rabbena ma halakte haza batıla* sübhaneke fekına azaben nar 192. Rabbena inneka men tüdhılin nara fe kad ahzeyteh* ve ma liz zalimine min ensar 193. Rabbena innena semi'na münadiyey yünadi lil ımani en aminu bi rabbiküm fe amenna* rabbena fağfir lena zünubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar 194. Rabbena ve atina ma veadtena ala rusülike ve la tuhzina yevmel kıyameh* inneke la tuhlifül miad 19-ALLAH indinde/katında din İSLAM’DIR….189. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah'ın her şeye gücü Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken her vakit Allah'ı anarlar,göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru ! * 192. Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi Peygamberi, Kur'an'ı işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!194. Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vadinden caymazsın!48-FETİH29. Muhammedür rasulüllah vellezine meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana simahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incil ke zer'ın ahrace şat'ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhi yu'cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezine amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma 29. Muhammed, Allah'ın beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun 45. Kitap'tan sana vahyedileni oku! SALATI/duayı yerine getir! Çünkü SALAT/dua, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki, Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı Ve ma kane li nefsin en tü'mine illa bi iznillah ve yec'alür ricse alellezıne la ya'kılun Yusuf Ali English100. No soul can believe, except by the will of Allah, and he will place doubt or obscurity on those who will not Pickthall English100. It is not for any soul to believe save by the permission of Allah. He hath set uncleanness upon those who have no Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını güzelce kullanmayanlara Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve Allah pisliği huzursuzluğu, azabı, akıllarını kullanmayanların üzerine yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun9……...Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit-bir olur mu..?39-ZÜMER41. İnna enzelna aleykel kitabe linnasi bil hakk fe menihteda feli nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ente aleyhim bi vekil 42. Allahü yeteveffel enfüse hıyne mevtiha velleti lem temüt fi menamiha fe yümsikülleti kada aleyhel mevte ve yürsilül uhra ila ecelim müsemma inne fi zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun 43. Emittehazu min dunillahi şüfea' kul ev lev kanu la yemlikune şey'ev ve la ya'kılun 41. Ey Muhammed! Biz sana Kitab'ı Kur'an'ı insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin. 42. Allah ölen insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye ömürlerinin sonuna kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 43. Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki "Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?" 44. Kul lillahiş şefaatü cemia lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun 44. De ki "Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra yalnız O'na döndürüleceksiniz." 53. Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemia innehu hüvel ğafurur rahıym 53. De ki "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." 12-YUSUF87-…..la tey'esu mir ravhıllahi innehu la yey’esü min ravhillahi illel kavmül kafirun87-….. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”7-ARAF170 Vellezine yümessikune bil kitabi ve ekamüs salah inna la nüdıy'u ecral muslihıyn 170 Kitaba sımsıkı sarılanlara ve salatı/dua-yı yerine getirenlere gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan erdemli kimselerin mükafatını zayi etmeyiz. 33-AHZAB56. İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezıne amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima 56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. 4-NİSA87. Allahü la ilahe illa hu le yecmeanneküm ila yevmil kıyameti la raybe fıh ve men asdeku minellahi hadisa 87. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru 185-.... fe bi eyyi hadisin ba'dehu yü'minun BAŞKA HANGİ GERÇEK SÖZ-HADİS-E İNANACAKSINIZ77-MÜRSELAT -50-Fe bi eyyi hadiysin ba'dehu yü'minune.BAŞKA HANGİ GERÇEK SÖZ-HADİS-E İNANACAKSINIZYUKARDA YAZILI AYETLERİ ÖZETLERSEK ALLAH KENDİNDEN BAŞKA HİÇ BİR İLAH BULUNMAYANDIR. Büyük Arş’ın Rabbidir. ALLAH İNDİNDE DİNİN ADI İSLAM’ SAS O’NUN HER ZAMAN ZİKRETMEK İBADETLERİN EN BÜYÜĞÜDÜR;AKLINI KULLANMAYANLAR ÜZERİNE PİSLİK YAĞAR;BİLENLE BİLMEYEN BİR-EŞİT OLMAZ;,ŞEFAAT TÜMÜYLE ALLAH’INDIR;ALLAH’IN RAHMETİNDEN ÜMİD KESİLMEZ,SADECE KAFİRLER ÜMİD KESER;Tüm günahları bağışlayan sadece O’dur.;ALLAH VE MELEKLERİ PEYGAMBERE S A L A T DE SALAT-U SELAM EDİN;KİTAB’A SARILIP SALATA DEVAM EDENLERİN ECRİ KAYBOLMAZ;ALLAH’TAN BAŞKA DOĞRU –GERÇEK SÖZ SÖYLEYEN OLMAZ; Gerisi size kalmış………………………SELAM VE DUA İLE……..01-LAİLAHE İLLALLAH-100,02-FATİHA7-100, Bazı kitaplarda 1000 Fatiha tavsiye ediliyor..meşru dilek için..100 okusan 10 günde yine ayni sayıya varırsın…önemli olan az ama devamlı ve anlamını düşünerek okumaktır…Alemlerin Rabbi elbette her şeyi duyan ve bilendir….İNNEHU HÜVESSEMİULALİYM…..8/61, 12/34, 41/36, 44/603-İHLAS-7-100, 04-LAİLAHE İLLALLAHÜL MELİKÜL HAKKUL MÜBİN MUHAMMEDUN RESULULLAHİ SADIKUL VADİL EMİN-7-100, 05-SALATEN TEFRİCİYE-7-100,06-SALATEN TUNCİNA-7-100,07-SUBHALLAHİ VE BİHAMDİHİ SUBHALLAHİLAZİYM ESTAĞFURULLAH VE ETUBU İLEYH-7-100,08-ESTAĞFURULLAH İNNEHU KANE TEVVABA İNNEHU KANE GAFFARA, innehu huvessemiul aliym ,İNNE RABBİ RAHİYMÜN VEDUD-7-100İNNEHU KANE GAFFARA-İNNEHU KANE TEVVABA71-NUH-10-10. Fekultüstağfiru rabbekum innehu kane ğaffaren. 10. "Dedim ki Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.' 10- 'Bundan böyle' dedim. 'Rabbinizden bağışlanma mağfiret dileyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. 10. Dedim ki Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. 110-NASR-3-3. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh* innehu kane tevvaba 3. "artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır! Diyanet hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. Yaşar Nuri 3. Tespih et Rabbini O'na hamt ile! Ve O'ndan af dile! Çünkü O, Tevvâb'dır, günahları affeder sınırsız bir şekilde. 11-HUD-90-… inne rabbiy rahiymün vedud90…. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, müminleri çok sever…. Rabbim çok esirgeyici ve sevgi doludur. Rabbim Rahîm'dir, rahmeti sınırsızdır; Vedûd'dur, çok sevgilidir.PARENTEZ İÇİ BİLGİ İÇİNDİR….BU DUA ÇOK BELALARI ÖNLER…TEVBE İÇİN SEÇİLİDİR…..VEDUD KURAN İÇİNDE SADECE BU AYETTE GEÇER…..……İnnehu kane gaffara ve innehu kane tevvaba da yine sadece bu yazılan ,innehu huvessemiul 12/34, 41/36, 44/6 ncı AVRATİNA VE AMİN RAVATİNA, ALLAHÜMME YA ALİMESSIRRI VENNECVA VE YA KAŞİFEDDURRİ VEL BELAYA İC’ALİL EMRE FERECEN VE MAHRECEN Bİ RAHMETİKE YA ERHAMERRAHİMİYN-7-100Ayıplarımızı ört ,Korkularımızdan bizi emin kıl..BÜYÜK DUA-GÜMÜŞHANEVİ-İSLAMOĞLU LA İLAHE İLLA ENTE YA ZEL CELALİ VEL İKRAM, YA BEDİUSSEMAVATİ VEL ARD,YA MALİKEL MÜLK, YA HAYYU YA KAYYUM Bİ RAHMETİKE ESTAGİSU, RABBİ NECCİNİ MİMMA ENE FİYH RABBİ HEB Lİ FERACEN VE MAHRECEN BİRAHMETİKE YA ERHAMERRAHİMİYN-10011-ALLAHÜMME İNNİ ESELÜKE Bİ HAKKI İSMİLLEZİY EVVELİYİ ALİN, AHİRİHİ ALİN VE ALAİ ALLAH-7-100BÜYÜK DUA KİTABI-MUSTAFA VARLI-ESMA YAYNLARI,1998.. ENZİLNİ MÜNZELEN MÜBAREKEN VE ENTE HAYRÜL MÜNZİLİN23-MÜMİNUN/29.. "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın."NUHAS..SÖYLEMESİ İÇİN İNMİŞTİR..Dileğince oku….RÜYADA OKUTULMUŞTUR……………13-RABBİ İNNİ LİMA ENZELTE MİN HAYRİN FAKİYR28-KASAS/24.."Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım Dileğince oku…. BEN BUNA DAR ZAMAN DUASI DİYORUM...14-FALLAHÜ HAYRÜN HAFIZAN VE ENTE ERHAMÜRRAHİMİYN12-YUSUF/64.. Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir”YAKUBAS AĞZINDAN.. Dileğince oku… BU DA KORUMA DUASIDIR15-RABBİ İMMA TURİYENNİ MA YUADUNE RABBİ FELA TEC’ALNİ FİYL KAVMİZZALİMİYN, VE RABBİ EUZÜ BİKE MİN HEMAZATİŞŞEYATİYNİ VE EUZÜ BİKE RABBİ EN YAHDURUN23-MÜMİNUN/94-95-97-98…."Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma." , Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." "Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."Dileğince oku…. CEHENNEMİN ATEŞİNDEN, GÜNEŞİN SICAĞINDAN, ZEMHERİNİN SOĞUĞUNDAN KORUR..16-ELA İNNE NASRALLAHİ KARİYB VE ENTE HAYRURRAZİKİYN2-bakara-214…. ela inne nasrallahi kariyb Bak işte, Allah'ın yardımı yakındır..MAİDE-114………..verzukna ve ente hayrır razikıyn114-Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın"17-ULAİKE NASİYBÜN MİMMA KESEBU VALLAHİ SERİUL HİSAB2-BAKARA/ AYET…rabbena atina fid dünya hasenetev ve fil ahırati hasenetev ve kına azaben nar Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! , DİYEN AYETTEN SONRA GELİR….. İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. Şüphesiz Allah'ın hesabı çok süratlidir. …MEALEN ANLAMINDADIR….HER NAMAZDAN SONRA 7 ŞER KERE OKUNMASI TAVSİYE EDİLMEKTEDİR…..MEŞRU DİLEK İÇİN….18-ALLAHÜ LATİYFÜN BİADİHİ YERZUKU ME YEŞAÜ VE HÜVEL KAVİYYÜL AZİZ42-ŞURA/19-Allah kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç artması için tavsiye ediliyor…dileğince…19-İNNALLAHE HÜVERREZZAKU ZÜL KUVVETİL METİN51-ZARİYAT/58… Şüphesiz Allah, rızık veren, sarsılmaz kuvvet sahibi O'dur. Rızkın artması için tavsiye ediliyor…dileğince…20-VE TERZÜKÜ MEN TEŞAÜ Bİ GAYRİ HİSAB3-ALİ İMRAN-27-Dilediğine de hesapsız rızık verirsin .Dileğince oku…………..21-YA BEDİİ YA KEBİRİ YA FETTAH,YA HANNAN YA MENNAN YA KUDDÜS,VE REFAĞNA LEKE ZİKREK ZÜL CELALİ VEL İKRAMRÜYADA OKUTULAN TESBİH…DEVAM EDİNİZ…….DİLEĞİNCE…22-SELAMÜN KAVLEN MİN RABBİN RAHİYM-81836-YASİN/ AYET….CENNETTEKİ MÜTTEKİLER İÇİN…ONLARA RAHİYM RAB’DEN BİR DE SELAM VARDIRMEALİNDEKİ AYET… HERGÜN SAYISINCA MEŞRU DİLEK İÇİN OKUNURSA RED EDİLMEYECEĞİ KUVVETLE UMULUR……EN AZ 3 GÜN DEVAM EDİLMESİ TAVSİYE EDİLMİŞ….23-NADÜ ALEYYE MÜZHİREL ACAİB,TECİDHÜ AVNEN LEKE FİNNEVAYİB, LİKÜLLİ HEMMİN VE GAMMİN , SEYENCELİ Bİ AZAMETİKE YA ALLAH ,Bİ NÜBUVVETİKE YA MUHAMMED,Bİ VELAYETİKE YA ALİ…..DUA HAZİNESİ-Mustafa Ertuğrul-1990-Sağlam yayınevi….isimli kitabın 157-163. Ncü sahifelerindedir….HER DİLEK İÇİN VE YARDIM İSTENDİĞİNDE...24- ESTAĞFURULLAH,İNNEHU KANE TEVVABA,İNNEHU KANE GAFFARA,İNNEHU HUVESSEMİUL ALİYM,HASBİYALLAHU LA İLAHE İLLA HU ALEYHİ TEVEKKELTÜ VE HÜVE RABBİL ARŞİL AZİYM VE LA HAVLE VE LA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİYM, SEHLEN Bİ AFFİKE YA AZİZ……innehu kane innehu kane huvessemiul ncı ayetlerde,hasbiyallahu la ilahe illa huve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbil arşil Tevbe için ideal bir dua demeti…..100-1000 …DİLEĞİNCE OKUNUR….25-YA ALLAH,YA AZİM,YA AZİZ, YA FETTAH YA CEBBAR-311MEŞRU HER DİLEK İÇİN…SAYISINCA OKUNUR…….26-MURATLAR İÇİN GÜNLERİN ESMASI ;PAZAR-YA FETTAH-489, PAZARTESİ-YA LATİF-129, SALI-YA KABİZ-903, ÇARŞAMBA-YA KAFİ-111,PERŞEMBE-YA REZZAK-308, CUMA-YA NUR-256, CUMARTESİ-YA GANİY-1060……..DUA ESMALAR İÇİN AYNİ KİTAP.. TEVEKKELNA,RABBEFTAH BEYNENA VE BEYNE KAVMİNA BİL HAKKI VE ENTE HAYRÜL AYET….. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. *BİRİYLE DAVAN OLDUGUNDA OKUNUR….. HAKSIZSAN OKUMA SANA DÖNER….28-23/14. fe tebarakellahü ahsenül halikıyn 23/14……..Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!29-40/64- … fe tebarakellahü rabbül alemin40/64- ….Ne yücedir O alemlerin Rabbi olan Allah!Bu iki ayetin peşpeşe okunması da tavsiye edilir…….sayısız heryerde..her zaman….TÜM MEŞRU DİLEKLER İÇİN OKUNUR VE TÜM NAZARLARI SAVAR……Bi iznillah….30-MÜMİN40/65. Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisiyne lehüd din elhamdü lillahi rabbil alemin 40/65. Gerçek hayat sahibi ancak O'dur, O'ndan başka tapılacak yoktur. Onun için dini halis kılarak O'na. hep O'na yalvarın! Hamd o alemlerin Rabbi olan Allah'ın. DİLEĞİNCE OKU…31-3-ALİ İMRAN 173-hasbünellahü ve ni'mel vekil- Allah bize yeter, O ne güzel vekildir22-HACC 78-ni'mel mevla ve ni'men nasiyr, O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır2-BAKARA 285-ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr, Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız ŞÖYLECE……-hasbünellahü ve ni'mel vekil, ni'mel mevla ve ni'men nasiyr, ğufraneke rabbena ve ileykel masiyrAllah bize yeter, O ne güzel vekildir, O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır, Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız ZAMAN , AYAKTA- OTURURKEN-UZANIRKEN….DİLEĞİNCE OKU…..AŞAĞIYA ÇIKARDIĞIM BU AYET GEREĞİNCE VE İZNİYLE SİZ KURAN İÇİNDEN KOLAYINIZA GELEN YERDEN OKUYUN…YETER Kİ OKUYUN…PEYGAMBERLER VE SEÇİLMİŞLERİN DUA VE SÖZLERİ DE BAŞKA BİR REHBERDİR…VESSELAM…..73-MÜZZEMMİL20. İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardı yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekıymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'ındallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahıymun. Müzzemmil20 Ey Muhammed! Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı yükünüzü hafifletti. Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur'an'dan kolayınıza geleni dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. BUNLARI GÜNLÜK TESBİHATA VE DİLEKLERE YARDIMCI OLSUN DİYE YAZDIM..SİZ KENDİNİZE UYGUN OLANI DUA KİTAPLARINDAN DA BULABİLİRSİNİZ…KURAN İÇİNDEN DAHA İYİ BULURSUNUZ…PEYGAMBERLER VE SEÇİLMİŞLERİN SÖZLERİNE GÖZ ATIN…..HER DUANIN VE HER İŞİN BAŞI BİSMİLLAH…….SONU ELHAMDÜLİLLAH-TIR…UNUTULMASIN…..ALLAH-Ü TEALA HAYRINIZA OLAN MEŞRU DİLEKLERİNİZİ KABUL BUYURSUN İNŞALLAH…….rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahimin 23-/109Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın,ve selamün ala ibadihillezinastafa 27-/59 Selam onun seçtiği kullarına,sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun 37-/180Güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların isnat ettikleri vasıflardan münezzehtir. ,ve selamün alel mürselin 37-/181Selam tüm peygamberlere!,Vel hamdü lillahi rabbil alemin37-/182Ve hamd alemlerin Rabbi Allah
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ السَّمَاء مِن مَّاء فَأَحْيَا بِهِ الأرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخِّرِ بَيْنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbedâbbetin, ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûnya’kılûne. inne muhakkak fî halkı yaratılışta es semâvâti semalar, gökler ve el ardı ve arz, yeryüzü ve ihtilâfi ve ihtilâflı karşılıklı olması, birbiri ardınca gelmesi el leyli gece ve en nehâri ve gündüz ve el fulki ve gemiler elletî ki o tecrî akar fî el bahri denizde bimâ şey ile yenfeu fayda verir en nâse insanlar ve mâ ve şey enzele allâhu Allah indirdi min es semâi semadan, gökyüzünden min mâin sudan, suyu fe ahyâ bi-hi böylece onunla hayat verdı, diriltti el arda arz, yeryüzü ba'de sonra mevti-hâ onun ölümü ve besse ve yaydı fî-hâ orada min kulli hepsinden dâbbetin yürüyen hayvanlar ve tasrîfi ve esmesi er riyâhı rüzgârlar ve es sehâbi ve bulutlar el musahhari emre amade kılınmış olan beyne arasında es semâi sema, gökyüzü ve el ardı ve arz, yeryüzü le âyâtin elbette âyetler, kanıtlar, deliller li kavmin bir kavim için, bir kavme, bir topluluğa ya'kılûne akıl ederler Abdulbaki Gölpınarlı Göklerin ve yeryüzünün yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara fayda vermek üzere denizde yürüyüp giden gemide, Allah'ın, gökten yağmur yağdırarak yeryüzünü, ölümünden sonra diriltmesinde, sonra da yeryüzüne, yürüyen hayvanları yaymasında, yelleri dilediği gibi estirip değiştirmesinde, gökle yer arasında emrine münkad olan bulutta, şüphe yok ki aklı erenler için varlığına, birliğine deliller var. Abdullah Parlıyan Gerçek şu ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini takip edişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyıp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirerek onunla ölü toprağa can verdiği yağmurlarda, her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarların değişmesinde ve gökle yer arasında kendileri için tayin edilmiş belirli güzergâhlarda gidip gelen bulutlarda, düşünüp akıllarını kullananlar için mesajlar vardır. Adem Uğur Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan birçok deliller vardır. Ahmed Hulusi Şüphesiz ki semâlar ve arzın gökler ve yeryüzünün - şuur boyutlarının ve bedenin yaratılışının; gece ile gündüzün âlemlerin gerçekte yokluğu realitesinin ardından yeniden âlem sûretlerini seyir hâline geçiş birbiri ardınca gelişinin; insanların yararı için denizde akıp giden gemide ilâhî ilim denizinde yüzen bireysel şuurda; Allâh'ın semâdan su inzâl edip onunla ölümden sonra arzı diriltmesinde bilinç katlarından ilim inzâl ederek hakikatine şuuru olmayan bedende "diri" olanın açığa çıkarılmasında ve onda hareket eden tüm canlıları yaymasında tüm organlarındaki havl ve kuvvetin Allâh'la meydana gelmesinde; rüzgârları yönlendirmesinde Esmâ kuvvelerinin bilinçte fark edilmesinde; semâ ile arz arasında emre amade bulutların varlığında beden boyutunda açığa çıkabilecek kuvvelerin şuurda varlığının oluşumunda, aklı olan topluluk için elbette işaretler vardır. Ahmet Tekin Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, filolarda, Allah’ın gökten indirdiği, ölü toprağı canlandırdığı suda, her tür canlının yeryüzünde üremesini sağlayıp yaygınlaştırmasında, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, gök ile yer arasında ilâhî düzene boyun eğen bulutlarda, ilimle ve tecrübeyle gelişmeye devam eden, eşyanın hakikatini kavrayan, aklını faydalı kullanabilen toplumlar için Allah’ın varlığını ve birliğini ispatlayan deliller, birçok konunun çözümüne, keşfine işaretler vardır. Ahmet Varol Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardından gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizlerde yüzen gemilerde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve böylece üzerinde bütün canlı türlerini yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gök ile yer arasında dolaştırılan bulutları oluşturmasında akıl eden bir topluluk için ayetler vardır. Ali Bulaç Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. Ali Fikri Yavuz Muhakkak, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün arka arkaya gelişinde, insanlara yarar şeyleri denizde götürüp giden gemide; yeryüzü kuruduktan sonra, Allah gökten yağmur indirerek arzı diriltmesinde, o arzda her türlü hayvanatı yaymasında, rüzgârları her taraftan estirmesinde, yer ile gök arasında Allah’ın emrine tâbi bulutta, akıl ve düşünce sahibi olan bir millet için Allah’ın birliğine, kudret ve yüceliğine delâlet eden bir çok alâmetler vardır. Ali Ünal Göklerle yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün uzayıp kısalarak birbiri peşisıra gelmesinde, denizde insanların faydasına ve onlara yarayacak yüklerle akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de onunla ölümünden sonra yeri dirilttiği ve içinde her türden canlıyı geliştirip yaydığı suda, rüzgârları tür, esiş yönü, esiş şekli gibi pek çok açıdan değiştirip durmasında, evirip çevirmesinde ve gökle yer arasında emrine hazır duran bulutlarda akledip anlayan bir topluluk için elbette O’nun tek bir ilâh, yegâne ma’bud ve sığınak, yegâne yardımcı olduğuna dair çeşit çeşit deliller, alâmetler vardır. Bayraktar Bayraklı Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yararlı şeyler taşıyarak denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökten yağmur indirip onunla arzı ölmüşken diriltmesinde, oradaki hayvanları üretip yaymasında, gök ile yer arasında Allah'ın emrine boyun eğmiş rüzgârları ve bulutları şu yandan bu yana yöneltmesinde, aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır. Bekir Sadak Goklerin ve yerin yaratilmasinda, gece ile gunduzun birbiri ardinca gelmesinde, insanlara yararli seylerle denizde suzulen gemilerde, Allah'in gokten indirip yeri olumunden sonra dirilttigi suda, her turlu canliyi orada yaymasinda, ruzgarlari ve yerle gok arasinda emre amade duran bulutlari dondurmesinde, dusunen kimseler icin deliller vardir. Celal Yıldırım Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizde akıp giden gemilerde; Allah'ın gökten indirip, öldükten sonra yeri dirilttiği suda ve her canlıyı orada serpiştirip yaymasında, gökle yer arasında göreve hazır bekleyen rüzgârların ve bulutların değiştirilip döndürülmesinde, aklını kullanan bir topluluk için nice belgeler ve deliller vardır. Cemal Külünkoğlu Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanların yararı için denizlerde seyreden gemilerde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan yeri dirilterek üzerine her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları dilediği gibi estirişinde, gök ile yer arasında Allah'tan gelecek emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde elbette aklını kullanan bir topluluk için deliller vardır. Diyanet İşleri eski Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır. Diyanet Vakfi Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan birçok deliller vardır. Edip Yüksel Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyle yer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden gemilerde, ALLAH’ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette dersler/kanıtlar ayaat vardır. Elmalılı Hamdi Yazır Şüphesiz Göklerin ve Yerin yaradılışında, gece ile gündüzün biribiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allahın yukarıdan bir su indirib de onunla Arzı ölmüşken diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanatı yaymasında, rüzgârları, değiştirmesinde, Gök ile Yer arasında müsahhar bulutta, şüphesiz hep bunlar da akıllı olan bir ümmet için elbet Allahın birliğine âyetler var Erhan Aktaş Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirlerini ardı sıra takip etmesinde; insanların yararlanmaları için denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökten indirip, onunla ölü toprağa hayat vererek, orada her türlü canlının yaşamasını sağladığı suda, rüzgârın yönlendirilmesinde, emre hazır bulutların yer ile gök arasında hareket ettirilmesinde aklını kullanan bir toplum için birçok kanıt vardır. Gültekin Onan Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Tanrı'nın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde akleden bir kavim için gerçekten ayetler vardır. Hakkı Yılmaz Şüphesiz ki göklerin ve yerin oluşturuluşunda, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarayan şeylerle denizde akıp giden gemide, Allah'ın semadan bir su indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, yeryüzünde her deprenen canlılardan yaymasında, rüzgârları evirip çevirmesinde, gök ile yeryüzü arasında emre hazır olan bulutta, şüphesiz akıllarını çalıştıran bir toplum için elbette alâmetler/göstergeler vardır. Harun Yıldırım Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında; gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde; insanlara faydalı olan şeyleri denizde taşıyan gemilerde, Allah’ın gökten indirip onunla ölü olan yeri dirilttiği suda ve orada her çeşit canlıyı yaymasında; rüzgarları idare etmesinde ve gök ile yer arasında olup emre tabi kılınan bulutlarda aklını kullanan bir toplum için ayetler vardır… Hasan Basri Çantay Şübhesiz göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeyleri denizde akıt ıb taşıy an o gemilerde, Allahın yukarıdan indirib onunla yer yüzünü, ölümünden sonra, diriltdiği suda, deprenen her hayvanı orada üretib yaymasında, gökle yer arasında Hakkın emrine boyun eğmiş olan rüzgârları ve bulutları evirib çevirmesinde aklı ile düşünen bir kavm için nice âyetler Allahın varlığına, birliğine ve kemâl-i kudretine delâlet eden bir çok alâmetler vardır. Hayrat Neşriyat Şübhesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında ard arda gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten bir su indirip de, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi ve orada her hareketli canlıyı yaymasında, rüzgârların yönlendirilmesinde ve gökle yer arasında emreboyun eğdirilmiş bulutlarda akıl erdirecek bir topluluk için Allah’ın varlığına ve birliğinekat'î deliller vardır. İbni Kesir Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde akan gemilerde, Allah'ın gökten indirip, yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarların değiştirilmesinde, gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutta elbette akleden bir kavim için ayetler vardır. İskender Evrenosoğlu Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayarak denizde akıp giden o gemilerde, O'nun Allah'ın gökten su indirip böylece onunla, ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, orada bütün hayvanlardan yaymasında, rüzgârların değişik yönlerden esmesinde ve yerle gök arasında musahhar emre amade kılınmış bulutlarda, akıl eden kavim için mutlaka âyetler deliller vardır. Kadri Çelik Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle yüklü olarak denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasında emre hazır duran bulutları döndürmesinde düşünenler için deliller vardır. Mehmet Ali Eroğlu Rabıtalı, rabıtasız göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzler Ardı sıra gelişinde, insanlara fayda sağlamak üzere yüzüp giden gemiler, Bir şekilde Allah'ın gökten yağdırdıkları ile yeryüzünü ölümünün ardından da Açıkça diriltmesinde, sonra da yeryüzünde her canlıyı üretip, yaymasında Kifayetli rüzgarları güçlüce estirmesiyle, emrine amade gökle yer arasında Akıp giden bulutlarda, düşünüp akıl erdirenler topluluk için nice ayetler vardır. Mehmet Okuyan Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde birbiri peşine gelişinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisi sebebiyle ölümünden sonra toprağı canlandırdığı ve orada yeryüzünde her çeşit canlıyı yaydığı suda, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bulutları yönlendirmesinde akıl eden bir toplum için dersler vardır. Muhammed Celal Şems Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlar için yararlı şeyleri taşıyıp, denizde seyreden gemilerde, Allah’ın bulutlardan indirip, ölü toprağı dirilttiği suda, her türlü hayvanı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sağa sola estirmesinde, yerle gök arasında emre hazır bulutların duruşunda, aklını kullanan kavim için birçok deliller vardır. Muhammed Esed Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini takip edişinde; insanlara faydalı yüklerle denizlerde seyreden gemilerde; Allah'ın gökten indirerek onunla ölü toprağa can verdiği ve her çeşit canlının çoğalmasını sağladığı yağmurlarda; rüzgarların yönünün değişmesinde ve gökle yer arasında kendileri için tayin edilmiş belirli güzergahlarda akan bulutlarda bütün bunlarda düşünüp, akıllarını kullananlar için mesajlar vardır. Mustafa Çevik 164-165 Göklerin, yerin ve arasında olanların yaratılmasında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, gemileri denizin üstünde tutması için koyduğu yasalarında, gökten indirdiği yağmurla toprağı canlandırıp her türlü nimeti yetiştirip canlıları yeryüzünde yaymasında, rüzgârlarla bulutları yönlendirip emrine amade kılmasında Allah’ın ilminin, kudretinin ve kurduğu nizam ile koyduğu yasalarının mükemmelliğini gösteren apaçık deliller vardır. Ancak Allah’ı layıkıyla tanımak isteyenler bu gerçeği görüp anlayabilirler. Buna rağmen insanların çoğu Allah’a ortaklar koşarak ilah edindikleri kimseleri/nizamları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah sevgisi daha kuvvetli ve sağlamdır. Allah’a ortak koşanlar cehennem azabı ile karşılaştıklarında, yarattıklarını yönetme hakkının yalnızca Allah’a ait olduğunu anlayacaklar fakat artık çok geç olacak. Hâlbuki dünya hayatlarında bu gerçeğe apaçık delillerle davet edilip uyarılmışlardı. Mustafa İslamoğlu Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbirini takip edişinde, insanlara yararlı yüklerle yüklenip denize açılan gemilerde, Allah'ın gökten indirerek kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra tekrar dirilttiği ve her tür canlının çoğalmasını sağladığı yağmurlarda, rüzgarları dağıtmasında, gökle yer arasında kendileri için belirlenen istikamette hareket eden bulutlarda, düşünen bir toplum için mesajlar vardır. Ömer Nasuhi Bilmen Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında, nâsa faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden gemilerde ve Allah'ın semadan indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra ihya eylediği suda ve yeryüzünde her nevi hayat sahibi mahlûkat yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında musahhar olan bulutta teakkul eden bir kavm için elbette nice âyetler vardır. Ömer Öngüt Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârların değişik yönlerden esmesinde ve yer ile gök arasında emre boyun eğmiş bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için pek çok deliller vardır. Şaban Piriş Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlar için faydalı olan şeylerde, denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdiği ve her türlü canlıyı orada yaydığı suda, rüzgarı dilediği yöne sevk edişinde ve gökyüzü ile yeryüzü arasında emre tabi olan bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır. Sadık Türkmen ŞÜPHESİZ göklerin ve yerin yaratılışında; gece ile gündüzün birbirini takip edişinde, insanlara menfaat veren şeyle akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de onunla ölü toprağı diriltip orada her türlü/her çeşit mahlukatı/canlıyı yaymasında, rüzgarları evirip çevirmesinde ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutta, akıllarını çalıştıran bir toplum için deliller vardır. Seyyid Kutub Hiç şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini kovalamasında, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen vapurlarda, Allah'ın gökten su indirip onun aracılığı ile ölü yeri dirilterek üzerine her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde, düşünen bir topluluk için birçok ayetler, deliller vardır. Suat Yıldırım Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün sürelerinin değişmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde gemilerin süzülüşünde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda, ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgarların yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda, elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah’ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır. Süleyman Ateş Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyıp giden gemilerde, Allâh'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan yeri dirilterek üzerine her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için Allâh'ın varlığına ve birliğine deliller vardır. Süleymaniye Vakfı Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyleri denizde taşıyıp götüren gemilerde, Allah’ın gökten indirdiği suda, o su ile ölü toprağı diriltmesinde, kıpırdayan her canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârların farklı yönlere esmesinde, gök ile yer arasında görevli bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için göstergeler vardır. Tefhim-ul Kuran Gerçek şu ki, göklerin ve yerin yaratılmasında gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten âyetler vardır. Ümit Şimşek Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbirini izlemesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirdiği suda, o suyla ölmüş yeryüzünü diriltip üzerinde her türden canlıyı yaymasında, rüzgârı şekilden şekle sokup estirmesinde ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutlarda, aklı eren bir topluluk için âyetler vardır. Yaşar Nuri Öztürk Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiGöklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklı selim sahipleri için gerçekten alınacak dersler Okuyan Kur’an Meal-TefsirŞüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün değişmesinde birbiri peşine gelişinde* öz akıl sahipleri için dersler vardır.*Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiGöklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde akıl sahipleri için ayetler var.*Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, sağlıklı düşünenler için kesin kanıtlar Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiGöklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün peş peşe gelişinde, sağlam duruşlu olanlar için göstergeler Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekKuşkusuz, hem göklerin ve yeryüzünün yaratılışında hem de gece ve gündüzün birbirini izlemesinde, sağduyulu olanlar için kesinlikle kanıtlar İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anKuşkusuz göklerin ve yeryüzünün yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde derin bir kavrayış sahipleri için alınacak dersler Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiŞu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıŞüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler sadeleştirilmiş Kesinlikle, göklerin ve yeri yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde vicdanları temiz akıl sahiplerine gerçekten deliller Esed Kur'an MesajıKuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün birbirini izlemesinde derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır,Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiGöklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiElbette o göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ard arda gelişinde şüphesiz ayetler var vicdanları temiz ülül'elbab içinSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiGöklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbette sağduyu sahipleri için ibretler göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimHakıykat, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde ve uzayıb kısalmasında temiz akıl saahibleri için elbet ibret verici deliller ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde; akıl sahibleri için elbette ayetler Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıGöklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, akıl sahipleri için deliller Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiMuhakkak göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip sürelerinin uzayıp kısalmasında düşünen insanlar için elbette birçok dersler Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüKesinlikle semaların algılanan boyuttan kuantsal boyuta kadar ve arzın algılamaya göre madde kabul edilen her boyutun yaratılışında, gece ve gündüzün birbirine dönüşmesi sisteminde neden ve nasıl gece gündüz oluşumu, süreleri vs. öze ermişler Ulül Elbab için işaretler Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiGöklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde akıl sahipleri için ayetler varErhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anKuşkusuz, göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, sağlıklı düşünenler için kesin kanıtlar Khalifa The Final TestamentIn the creation of the heavens and the earth, and the alternation of night and day, there are signs for those who possess Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationIn the creation of the heavens and the earth, and the difference between the night and the day, are signs for those who possess Quran A Reformist TranslationIn the creation of heavens and earth, and the difference between night and day, are signs for those with intelligence.
PEYGAMBERLER VE SEÇİLMİŞLERİN DUALARI VE SÖYLEDİKLERİNDEN GÖZE TAKI HAVVA AS1-7-ARAF-23-rabbena zalemna enfüsena ve il lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasirın 23-Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden HAVVA AS Rabbiğfirliy ve livalideyye ve limen de hale beytiye mu'minen ve lilmu'miniyne velmu'minati ve la tezidizzalimiyne illa tebaren. 28. -Ey Rabbim, beni, babamı, annemi, mümin olarak evime gireni, bütün inanan erkekleri ve inanan kadınları bağışla! Zalimlerin ise ancak helakını artır!" NUHAS3-11-HUD41. Ve kalerkebu fıha bismillahi mecraha ve mürsaha inne rabbı le ğafurur rahıym 41 Nûh, “Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” NUHAS4-11-HUD47. Kale rabbi innı euzü bike en es'eleke ma leyse lı bihı ılm ve illa tağfirlı ve terhamnı eküm minel hasirın 47. Nûh, “Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana acımazsan, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum” dedi. NUHAS5-28-MÜMİNUN28. kulil hamdü lillahillezı neccana minel kavmiz zalimin 29. Ve kur rabbi enzilni münzelem mübarakev ve ente hayrul münzilin 28. "Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah'a hamd olsun" Yine de ki "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın. NUH AS6-71-NUH10 Fekultüstağfiru rabbekum innehu kane ğaffaren10. Dedim ki Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. NUHASHZ. LUTAS7-29-ANKEBUT30. Kale rabbinsurnı alel kavmil müfsidın 30. Lût "Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et" dedi. LUTASHZ. ZÜLKARNEYNAS8-18-KEHF95. Kale ma mekkenni fihi rabbi hayrun fe eiynuni bi kuvvetin ec'al beyneküm ve beynehüm redma 95. Zülkarneyn, " Rabbimin bana verdiği imkan ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden daha siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım" dedi. ZÜLKARNEYNASASHAB-I-KEHFAS9-18-KEHF10. İz evel fityetü ilel kehfi fe kalu rabbena atina mil ledünke rahmetev ve heyyi' lena min emrina raşeda 10. Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi. ASHAB-I-KEHFASHZ. İBRAHİMAS10-6-ENAM79. İnni veccehtü vechiye lillezi fetaras semavati vel erda hanifev ve ma ene minel müşrikin 79. "Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah'a ortak koşanlardan değilim." İBRAHİMAS11-14-İBRAHİM39. Elhamdü lillahillezı vehebe lı alel kiberi ismaıyle ve ishak inne rabbı le semıud düa' 40. Rabbic'alni mükiymes salati ve min zürriyyeti rabbena ve tekabbel düa' 41. Rabbenağfir li ve li valideyye ve lil mü'minine yevme yekumül hisab 39. "Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail'i ve İshak'ı veren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir." 40. "Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle." 41. "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla." İBRAHİMAS12-26-ŞUARA83. Rabbi heb li hükmev ve elhıkni bis salihiyn 83- Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. İBRAHİMAS 13-2-BAKARA127-Ve iz yerfeu ibrahimül kavaide minel beyti ve ismaiyl* rabbena tekabbel minna* inneke entes semiul alim 128. Rabbena vec'alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahiym 127. Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin Kâbe'nin temellerini yükseltiyor, "Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" diyorlardı. 128. "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın VE HZ İSMAİL AS 14-60-MÜMTAHİNNE4-rabbena 'aleyke tevekkelna ve ileyke enebna ve Rabbena la tec'alna fitneten lilleziyne keferu vağfir lena rabbena inneke entel'azizül Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır."5. "Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." İBRAHİMSAGÖREVLİ MELEKLER15-11-HUD73 Kalu e ta'cebıne min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyt innehu hamidüm mecid 69. Andolsun ki elçilerimiz melekler İbrahim'e müjde getirdiler ve "Selam sana" dediler. O da "Size de selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı Dediler ki "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamîd'dir, Mecîd'dir." GÖREVLİ MELEKLERASPEYGAMBERLER16-26-ŞUARA107. İnni leküm rasulün emin 108. Fettekullahe ve etiy'un 109. Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin 107. Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir Öyleyse Allah'a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!109. "Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir." BU SURE İÇİNDE MUSA,NUH,SALİH,HUD,LUT,ŞUAYBASLAR ,AYNI SÖZLERİ SÖYLERLER…….İNANAN MÜMİN17-18-KEHF38. Lakinne hüvellahü rabbi ve la üşrikü bi rabbı ehada 39. Ve lev la iz dehalte cenneteke kulte ma şaellahü la kuvvete illa billah in terani ene ekalle minke malev ve veleda 38. "Fakat O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam." 39,. "Bağına girdiğinde Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır' deseydin ya!.. fellahü hayrun hafizav ve hüve erhamür rahimin64-………………. Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir. YAKUBAS19-12-YUSUF98 Kale sevfe estağfiru leküm rabbı innehu hüvel ğafurur rahıym 98. Ya'kub Sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir, dedi. YAKUBAS Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahime rabbi inne rabbi ğafurur rahiym 53. "Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi. YUSUFAS21-12-YUSUFAS14-101. Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te'vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn 101. "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat." YUSUFAS Ve eyyube iz nada rabbehu enni messeniyed durrü ve ente erhamür rahimin 83. Eyyûb'u da hatırla. Hani o Rabbine, "Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti. Vezkür abdena eyyub iz nada rabbehu ennı messeniyeş şeytanü bi nusbiv ve azab 41. Ey Muhammed! Kulumuz Eyyub'u da an. Hani o, Rabbine, "Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu" diye seslenmişti. Ürkud bi riclik haza muğteselüm baridüv ve şerab 42. Biz de ona, "Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su" dedik. ve ma tevfıkıy illa billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünıb 88. . Başarım ancak Allah'ın yardımı iledir. Ben sadece ona tevekkül ettim ve sadece ona yöneliyorum." ŞUAYBSA25-7-ARAF89-… rabbüna vesia rabbüna külle şey'in ilma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihiyn89-… Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. Vestağfiru rabbeküm sümme tubu ileyh inne rabbi rahiymüv vedud 90. “Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.” ŞUAYBAS Kale rabbığfir lı ve li ehıy ve edhılna fı rahmetike ve ente erhamür rahımın 151- Yarabbi! Ben ve kardeşimi affet Rahmetine bizi de dahil et Çünkü merhamet edenlerin en merhametlisi Sen’sin 155-………….ente veliyyüna fağfir lena verhamna ve ente hayrul ğafirin155-…………..Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. Kale rabbişrah li sadri 26. Ve yessir li emri 27. Vahlül ukdetem mil lisani 28. Yefkahu kavli 25. Mûsâ dedi ki "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver." 26. "İşimi bana kolaylaştır." 27- 28-"Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar Kale rabbi inni zalemtü nefsi fağfirli fe ğafera leh innehu hüvel ğafurur rahiym 16-Mûsâ, "Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet" dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz o, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Ve kale musa inni uztü bi rabbi ve rabbiküm min külli mütekebbiril la yü'minü bi yevmil hisab 27. Mûsâ da, "Ben hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım" dedi. vel akıbetü lil müttekıyn128-… Sonuç Allah'tan korkup günahtan sakınanlarındır . euzü billahi en ekune minel cahilin 67- Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım. MUSAASİNANAN MÜMİN KİMSEAS34-40-MÜMİN28. Ve kale racülüm mü'minüm min ali fir'avne yektümü ımanehu etaktülune racülen ey yekule rabbiyellahü ve kad caeküm bil beyyinati mir rabbiküm ve iy yekü sadikay yüsıbküm ba'dullezı yeıdüküm innellahe la yehdı men hüve müsrifün kezzab 28. Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü'min bir adam şöyle dedi "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez." 38. Ve kalellezı amene ya kavmit tebiuni ehdiküm sebıler raşad 38. O inanan kimse dedi ki "Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim." 39. Ya kavmi innema hazihil hayatüd dünya meta'uv ve innel ahırate hiye darul karar 39. "Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak geçici bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir." 40. Men amile seyyieten fe la yücza illa misleha ve men amile salihüm min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe ülaike yedhulunel cennete yürzekune fıha bi ğayri hısab 40. "Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü'min olarak salih bir amel işlerse işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır." 41. "Ey kavmim! Bu ne hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz." 41. Ve ya kavmi malı ed'uküm ilen necati ve ted'unenı ilen nar 42. "Siz beni Allah'ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana Allah'a çağırıyorum." 42. Ted'unenı li ekfüra billahi ve üşrike bihi ma leyse lı bihi ilmüv ve ene ed'uküm ilel azizil ğaffar 43. La cerame ennema ted'unenı ileyhi leyse lehu da'vetün fid dünya ve la fil ahirati ve enne meraddena ilellahi ve ennel müsrifine hüm ashabün nar 43. "Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah'adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir." 44. "Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah kullarını hakkıyla görendir." 44. Fe setezkürune ma ekulü leküm ve üfevvidu emrı ilellah innellahe basıyrum bil ıbad İNANAN MÜMİN KİMSEAS Fe tebesseme dahikem min kavliha ve kale rabbi evzı'ni en eşküra nı'metekelleti en'amte aleyye ve ala valideyye ve en a'mele salihan terdahü ve edhilni bi rahmetike fi ibadikes salihiyn 19. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!" Kale rabbiğfir li veheb li mülkel la yembeğıy li ehadim mim ba'di inneke entel vehhab 35. Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk hükümranlık bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi. KUŞU37-27-NEML25. Ella yescüdu lillahillezi yuhricül hab'e fis semavati vel erdı ve ya'lemü ma tuhfune ve ma tu'linun 26. Allahü la ilahe illa hüve rabbül arşil aziym 25. "Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye şeytan onları yoldan çıkarmış." 26. Allah kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Büyük Arş’ın Rabbidir. HÜDHÜD KUŞUNUN DİLİNDEN AS38-21-ENBİYA87. …………………el la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin 87. , "Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten nefsine zulmedenlerden oldum" diye dua etti AS Andolsun, biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. 12. Ve le kad ateyna lukmanel hıkmete enişkür lillah ve mey yeşkür fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğayniyyün hamıd 13. Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." 13. Ve iz kale lukmanü libnihı ve hüve yeızuhu ya büneyye la tüşrik billah inneş şirke le zulmün azıym 14. İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. İşte onun için insana şöyle emrettik "Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır." 14. Ve vessaynel insane bi valideyh hamelethü ümmühu vehnen ala vehniv ve fisalühu fı ameyni enişkür lı ve li valideyk ileyyel mesıyr 15. "Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim." 15. Ve in cahedake ala en tüşrike bı ma leyse leke bihı ilmün fe la tütı'hüma ve sahıbhüma fid dünya ma'rufev vettebı' sebıle men enabe ileyy sümme ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm ta'melun 16. Lokmân öğütlerine şöyle devam etti "Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, herşeyden hakkıyla haberdar olandır." 16. Ya büneyye inneha in tekü miskale habbetim min hardelin fe tekün fı sahratin ev fis semavati ev fil erdı ye'ti bihellah innellahe latıyfün habır 17. "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir." 17. Ya büneyye ekımıs salate ve'mur bil ma'rufi venhe anil münkeri vasbir ala ma esabek inne zalike min azmil ümur 18. "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." 18. Ve la tüsa'ır haddeke lin nasi ve la temşi fil erdı meraha innellahe la yühıbbü külle muhtalin fehur 19. "Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" 19. Vaksıd fı meşyike vağdud min savtik inne emreral asvati le savtül hamır 26. Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Şüphesiz Allah her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye layık olandır. 26. Lillahi ma fis semavati vel ard innellahe hüvel ğaniyyül hamıd 27. Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah'ın sözleri yazmakla yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir27. Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamüv vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurim ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım 28. Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. 28. Ma halkuküm ve la ba'süküm illa ke nefsiv vahıdeh innellahe semıum basıyr 29. Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri kendi yörüngesinde belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. 29. E lem tera ennellahe yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera küllüy yecrı ila ecelim müssemmev ve ennellahe ve ma ta'melune habır 30. Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise bâtıldır. Şüphesiz Allah yücedir, büyüktür. 30. Zalike bi ennellahe hüvel hakku ve enne ma yed' une min dunihil batılü ve ennellahe hüvel aliyyül kebir 33. Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah'ın va'di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın. 33. Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmel la yezı validün av veledihı ve la meludün hüve cazin av validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurranekümül hayatüd dünya ve la yeğurraneküm billahül ğarur34. Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, herşeyden hakkıyla haberdar olandır. 34. İnnellahe ındehu ılmüs saahve yünezzilül ğays ve ya'lemü ma fil erham ve ma tedrı nefsüm maza teksibü ğada ve ma tedrı nefsüm bi eyyi erdın temut innellahe alimün habır. Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezerni ferdev ve ente hayrul varisin 89. Zekeriya'yı da hatırla. Hani o, Rabbine, "Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın" diye dua etmişti. ve ente hayrır razikıyn114-Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın" ente allamül ğuyub116-.......Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin." İSASA42-61-SAFF2. Ya eyyuhelleziyne amenu lime tekulune ma la tef'alune3. Kebure makten 'ındallahi en tekulu ma la tef'alune. 2. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? 3. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. 6. Ve iz kale 'iysebnu meryeme ya beniy israiyle inniy resulullahi ileykum musaddikan lima beyne yedeyye minettevrati ve mubeşşiren biresulin ye'tiy min ba'diy-ismuhu ahmedu felemma caehum bilbeyyinati kalu haza sıhrun mubiynun. 6. Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak gönderdiği peygamberiyim"demişti. Fakat İsa onlara apaçık mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" ya beniy israiyle inniy resulullahi ileykum musaddikan lima beyne yedeyye minettevrati ve mubeşşiren biresulin ye'tiy min ba'diy-ismuhu ahmeduİSAAS… "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmedadında bir peygamberi müjdeleyici olarak gönderdiği peygamberiyim13. Ve uhra tuhıbbuneha nasrun minallahi ve fethun kariybun ve beşşirilmu'miniyne. 13. Seveceğiniz bir diğer nimet daha var; Allah'tan yardım ve yakın bir zafer! Müjdele müminleri!43-3-ALİ İMRAN53. Rabbena amenna bi ma enzelte vetteba'ner rasüle fektübna meaş şahidin 53. "Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber'e bizi hakikate şahitlik edenlerle beraber yaz. Ve ilahüküm ilahüv vahıd* la ilahe illa hüver rahmanür rahıym 163. İlahınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka ilah yoktur. O, rahmandır, Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisıyne lehüd din elhamdü lillahi rabbil alemın 65. O diridir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece Allah'a itaat ederek samimi olarakDİNİ SADECE ALLAH’A HAS KILARAK O'na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur. 46-45-CASİYE36. Fe lillahil hamdü rabbis semavati ve rabbil erdı rabbil alemin 37. Ve lehül kibriyaü fis semavati vel erdı ve hüvel azizül hakim 36. O halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve bütün alemlerin Rabbi olan Allah'adır. 37. Göklerde ve yerde büyüklük O'na aittir. O, öyle güçlüdür. öyle hikmet sahibidir47-6-ENAM-162. Kul inne salati ve nüsükı ve mahyaye ve memati lillahi rabbil alemin 163. La şerike leh ve bi zalike ümirtü ve ene evvelül müslimin 162. Ey Muhammed! De ki "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." 163. "O'nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim." MUHAMMEDSAS48-42-ŞURA23. Zalikellezı yübbeşşirullahü ıbadehullezıne amenu ve amilus salihat kul la es'elüküm aleyhi ecran illel mevededdete fil kurba ve mey yakterif haseneten nezid lehu fıha husna innellahe ğafurun şekur DİYANET-23. İşte bu Allah'ın, inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki "Ben buna yaptığım tebliğ görevine karşılık sizden, akrabalık sevgisinden başka bir ücret güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. 23 Allah'ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki "Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettiğine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr'dur, çok affeder; Şekûr'dur, iyiliğe karşılık verir/teşekkür IN YAKIN-AKRABA-EHLİ BEYTİ İÇİN DİLEĞİ49-11-HUD112. Festekım kema ümirte ve men tabe meake ve la tatğav innehu bi ma ta'melune besıyr 112. Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür. RESULULLAHSAS IN BENİ KOCALTTI DEDİĞİ RİVAYET EDİLEN AYET50-8-ENFAL64. Ya eyyühen nebiyyü hasbükellahü ve menittebeake minel mü'minın 64. Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü’minlere Allah salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda 79. Ve minel leyli fe tehecced bihi nafiletel leke asa ey yeb'aseke rabbüke mekamem mahmuda 80. Ve kur rabbi edhilni müdhale sıdkıv ve ahricni muhrace sıdkıv vec'al li mil ledünke sültanen nasiyra 81. Ve kul cael hakku ve zehekal batıl innel batıle kane zehuka 82. Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü'minine ve la yezidüz zalimine illa hasara 78. Güneşin zevalinden öğle vaktinde Batı'ya kaymasından gecenin karanlığına kadar belli vakitlerde namazı kıl/salat yap. Bir de sabah namazını kıl/salatını yap. Çünkü sabah namazı/salatı şahitlidirşahitlik yapar. 79. Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl/duası yap ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın. 80. Deki "Rabbim! Gireceğim yere doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. Çıkacağım yerden de beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver." 81. De ki "Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkumdur." 82. Biz Kur'an'dan, mü'minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur'an, ancak zararını artırır. 52-18-KEHF23. Ve la tekulenne li şey'in inni failün zalike ğada 24. İlla ey yeşaellahü vezkür rabbeke iza nesite ve kul asa ey yehdiyeni rabbi li akrabe min haza raşeda 23. Hiçbir şey hakkında sakın "yarın şunu mutlaka yapacağım" deme! 24. Ancak, "Allah dilerse yapacağım" de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve "Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır" Kulid'ullahe evid'ur rahman eyyem ma ted'u fe lehül esmaül hüsna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebila 111. Ve kulil hamdü lillahillezi lem yettehiz veledev ve lem yekül lehu şerikün fil mülki ve lem yekül lehu veliyyüm minez zülli ve kebbirhü tekbira 110. De ki "Rabbinizi ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut. 111. "Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve acizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah'a mahsustur" de ve O'nu tekbir ile İMRAN189. Ve lillahi mülküs semavati vel ard* vallahü ala külli şey'in kadir 190. İnne fi halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari le ayatil li ülil elbab 191. Ellezıne yezkürunellahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubihim ve yetefekkerune fi halkıs semavati vel ard* rabbena ma halakte haza batıla* sübhaneke fekına azaben nar 192. Rabbena inneka men tüdhılin nara fe kad ahzeyteh* ve ma liz zalimine min ensar 193. Rabbena innena semı'na münadiyey yünadi lil ımani en aminu bi rabbiküm fe amenna* rabbena fağfir lena zünubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar 194. Rabbena ve atina ma veadtena ala rusülike ve la tuhzina yevmel kıyameh* inneke la tuhlifül miad 189. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. 190. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. 191. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler. 192. "Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur." 193. "Rabbimiz! Biz, Rabbinize iman edin' diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al." 194. "Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize vadettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, vadinden dönmezsin." .55-23-MÜMİNUN93. Kur rabbi imma türiyenni ma yuadun 94. Rabbi fe la tec'alnı fil kavmiz zalimın 93, 94. De ki "Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma." 56-23-MÜMİNUN97. Ve kur rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatiyn 98. Ve euzü bike rabbi ey yahdurun 97. De ki "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." 98. "Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."57-25-FURKAN44. Vellezine yekulune rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrate a'yüniv vec'alna lil müttekıyne imama 74. Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhül leküm* ve asa en tühıbbu şey'ev ve hüve şerrul leküm* vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun 216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. 59-3-ALİ İMRAN173-…… hasbünellahü ve ni'mel vekil 173-….Allah bize yeter, O ne güzel mevlaküm fe ni'mel mevla ve ni'men nasiyr78-….O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!61-39-ZÜMER38-….hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun38-Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül ederler."62-8-ENFAL10- …..ve men nasru illa min indillah innellahe azizün hakim10- Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet ya ibadiyellezine esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemia innehu hüvel ğafurur rahiym53. De ki "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." 64-9-TEVBE51. Kul ley yüsıybena illa ma ketebellahü lena hüve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun 51. De ki "Bizim başımıza ancak, Allah'ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü'minler, yalnız Allah'a güvensinler." 65-9-TEVBE 128- Le kad caeküm rasulüm min enfüsiküm azizün aleyhi ma anittüm harisun aleyküm bil mü'minine raufür rahiym 129. Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym 128. Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. 129. Eğer yüz çevirirlerse de ki Bana Allah yeter. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Ben ancak O'na tevekkül ettim. O, yüce Arşın sahibidir."66-39-ZÜMER38-……… kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun38……….De ki "Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül ederler."44-Kul lillahiş şefaatü cemia lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun44. De ki "Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra yalnız O'na döndürüleceksiniz." 67-25-FURKAN44. Vellezine yekulune rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrate a'yüniv vec'alna lil müttekıyne imama 74. Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" İMRAN8. Rabbena la tüzığ kulubena ba'de iz hedeytena veheb lena mil ledünke rahmeh* inneke entel vehhab 9. Rabbena inneke camiun nasi li yevmil la raybe fih* innellahe la yuhlifül miad 8. Onlar şöyle yakarırlar "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin." 9. "Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va'dinden dönmez. 69-3-ALİ İMRAN26. Kulillahümme malikel mülki tü'til mülke men teşaü ve tenziul mülke mimmen teşa'* ve tüızzü men teşaü ve tüzillü men teşa'* bi yedikel hayr* inneke ala külli şey'in kadir 27. Tulicül leyle fin nehari ve tulicün nehara fil leyl* ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayy* ve terzüku men teşaü bi ğayri hisab 26. De ki "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." 27. "Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin." 70-42-ŞURA19. Allahü latiyfün bi ibadihi yerzüku mey yeşa' ve hüvel kaviyyül aziz 19. Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok güçlüdür. 71-51-ZARİYAT58. İnnellahe huver rezzaku zul kuvvetil metin 58. Şüphesiz Allah, rızık veren, sarsılmaz kuvvet sahibi O'dur. 72-8-ENFAL25. Vetteku fitnetel la tüsıybennellezine zalemu minküm hassah va'lemu ennellahe şedidül ikab 25. Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhül leküm* ve asa en tühıbbu şey'ev ve hüve şerrul leküm* vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun 216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. 74-8-ENFAL28. Va'lemu ennema emvalüküm ve evladüküm fitnetüv ve ennellahe indehu ecrun aziym 28. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükâfat Vesteiynu bis sabri ves salah* ve inneha le kebiratün illa alel haşiiyn 46. Ellezıne yezunnune ennehüm mülaku rabbihim ve ennehüm ileyhi raciun 45. Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na Fezküruni ezkürküm veşküru li ve la tekfürun 153. Ya eyyühellezine amenüsteiynu bis sabri ves salah* innellahe meas sabirin 154. Ve la tekulu li mey yuktelü fı sebilillahi emvat* bel ahyaüv ve lakil la teş'urun 155. Ve le neblüvenneküm bi şey'im minel havfi vel cui ve naksım minel emvali vel enfüsi ves semerat* ve beşşiris sabirin 156. Ellezıne iza esabethüm müsıybetün kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun 157. Ülaike aleyhim salevatüm mir rabbihim ve rahmetüv ve ülaike hümül mühtedun 152. Öyle ise siz beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!153. Ey iman edenler! Sabır ve namaz-DUA ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir. * 154. Allah yolunda öldürülenlere "ölüler"" demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma fakirlik ile deneriz. Ey Peygamber! Sabredenleri müjdele !156. O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. * 77-64-TEGABÜN11. Ma esabe min musiybetin illa biiznillahi ve men yu'min billahi yehdi kalbehu vallahu bikulli şey'in 'aliymun. 11-Allah'ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez, her kim de Allah'a iman ederse, O, onun kalbine hidayet verir. Allah herşeyi Huzil afve ve'mür bil urfi ve a'rıd anil cahilin 200. Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu semiun alim 199. Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. 200. Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semiul alim 36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 80-16-NAHL90. İnnellahe ye'müru bil adli vel ihsani ve ıtai zil kurba ve yenha anil fahşai vel münkeri vel bağy yeizüküm lealleküm tezekkerun 90. Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder;hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor81-4-NİSA58. İnnellahe ye'müruküm en tüeddül emaneti ila ehliha ve iza hakemtüm beynen nasi en tahkümü bil adli, innellahe niımma yeızuküm bih innellahe kane semian basiyra 58. Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. 82-33-AHZAB56. İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezıne amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima 56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. 83-35-FATIR34. Ve kalül hamdü lillahillezı ezhebe annel hazın inne rabbena le ğafurun şekur 34. Şöyle derler "Hamd, bizden hüznü gideren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir." 84-66-TAHRİM8. Ya eyyuhelleziyne amenu tubu ilellahi tevbeten nesuhan asa rabbukum en yukeffire 'ankum seyyiatikum ve yudhılekum cennatin tecriy min tahtihel'enharu yevme la yuhzillahunnebiyye velleziyne amenu me'ahu nuruhum yes'a beyne eydiyhim ve bieymanihim yekulune rabbena etmin lena nurena vağfir lena inneke 'ala kulli şey'in kadiyrun. 8. Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. " Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler. 9. Ya eyyuhennebiyyu cahidilkuffare velmunafikıyne vağluz 'aleyhim ve me'vahum cehennemu ve bi'selmasıyru 9. Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası! 85-65-TALAK2…. ve men yettekıllahe yec'al lehu Allah'a karşı gelmekten sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu Ve yerzukhu min haysu la yahtesibu ve men yetevekkel 'alellahi fehuve hasbuhu innallahe baliğu emrihi kad ce'alallahu likulli şey'in Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şeye bir ölçü koymuştur. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir.4……ve men yettekıllhe yec'al lehu min emrihi Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık emrullahi enzelehu ileykum ve men yettekıllahe yukeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zum lehu ecren5. İşte bu, Allah'ın size indirdiği emridir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatını büyütür. 86-40-MÜMİN55-Fasbir inne va'dellahi hakkuv vestağfir li zembike ve sebbıh bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkar 55. Ey Muhammed! Sabret. Allah'ın va'di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih et. 87-42-ŞURA15. Fe li zalike fed'u vestekım kema ümirt ve la tettebı' ehvaehüm ve kul amentü bima enzelellahü min kitab ve ümirtü li a'dile beyneküm allahü rabbüna ve rabbüküm lena a'malüna ve leküm a'malüküm la huccete beynena ve beyneküm allahü yecmeu beynena ve ileyhil mesıyr 15. Ey Muhammed! Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma ve şöyle de "Ben Allah'ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O'nadır." 88-7-ARAF199. Huzil afve ve'mür bil urfi ve a'rıd anil cahilın 200. Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu semiun alim 199. Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. 200. Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilen 89-41-FUSSİLET36. Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semiul alim 36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 90-30-RUM5. Bi nasrillah yensuru mey yeşa' ve hüvel azızür rahıym 5. O kimi dilerse muzaffer kılar ve güçlü O'dur, merhametli O'dur. 6. Va'dellah la yuhlifüllahü va'dehu ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun 6. Bu Allah'ın va'didir. Allah sözünden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler. 26. Ve lehu men fis semavati vel ard küllül lehu kanitun 26. Göklerde ve yerde kim varsa hepsi Onundur. Hepsi O'na divan durmaktadır. 27. Ve hüvellezı yebdeül halka sümme yüıydühu ve hüve ehvenü aleyh ve lehül meselül a'la fis semavati vel ard ve hüvel azızül hakım 27. Hem kainatı ilkin yaratan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. Çok güçlü olan O'dur, hikmet sahibi olan O'dur. 30. Fe ekım vecheke lid dıni hanıfa fıtratellahilletı fetaran nase aleyha la tebdıle li halkıllah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun 30. O halde yüzünü bir hanif olarak dine tut, Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı fıtratına. Allah'ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler. 31. Münibine ileyhi vettekuhu ve ekiymus salate ve la tekunu minel müşrikin 31. Başkasından geçerek hep O'na gönül verin. O'na sığınıp korunun. Namaza devam edin de. Müşriklerden olmayın32. Minellezıne ferraku dinehüm ve kanu şiyea küllü hizbim bima ledeyhim ferihun 32. Onlardan olmayın ki, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerindekine güvenmektedir. 32. Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür52. Fe inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın 52. Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın. 53. Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yü'minü bi ayatina fehüm müslimun 53. Körleri de sapıklıktan doğru yola çıkaramazsın; sen ancak ayetlerimize iman edeceklere duyurabilirsin de onlar İslam'a gelir, selameti bulurlar. 91-55-RAHMAN26. Küllü men 'aleyha famin 26. Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. 27. Ve yebka vechu rabbike zülcelali vel' Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır28. Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani. 28. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 78-Tebarakesmu rabbike zil celali vel Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı Kul cael hakku ve ma yübdiül batılü ve ma yüıyd 49. De ki Hak geldi; artık bâtıl ne bir şeyi ortaya çıkarabilir ne de geri İnne batşe rabbike leşediydün. 13. İnnehu hüve yübdiü ve yü'ıydü. 14. Ve hüvelğafurülvedudü. 15. Zül'arşilmeciydü. 16. Fa''alün lima yüriydü. 12. Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir. 13. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar. 14. O, çok bağışlayandır, çok sevendir. 15. Arş'ın sahibidir, şanı yüce olandır. 16. Dilediğini mutlaka yapandır. 13 İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!!14 Gafûr O'dur, Vedûd O!15 Arşın sahibidir; Mecîd'dir, şanı yüce olandır!16 İstediğini hemen Bel hüve kur'anün meciydün. 22. Fiy levhın mahfuzın. 21. Hayır o yalanlamakta oldukları kitap şanı yüce bir Kur'an'dır. 22. O korunmuş bir levhada Levh-i Mahfuz'dadırYNURİ-21 İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur'an' Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz' Ve iza reev ticareten ev lehveninfaddu ileyha ve terekuke kaimen kul ma 'ındallahi hayrun millehvi ve minetticareti vallahu Durum böyle iken onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. De ki "Allah'ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır95-67-MÜLK29. Kul huverrahmanu amenna bihi ve 'aleyhi tevekkelna feseta'lemune men huve fiy dalalin mubiynin. 30. Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye'tiykum bimain me'ıynin. 29. De ki "O, Rahmân'dır. O'na iman ettik, yalnızca ona tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!" 30. De ki "Söyleyin bakalım Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir?" 96-68-KALEM51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun. 52. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne51. Şüphesiz inkar edenler Zikr'i Kur'-an'ı duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. Senin için, "Hiç şüphe yok o bir delidir" diyorlar. 52. Halbuki o Kur'an, âlemler için ancak bir Kul innema ed'u rabbiy ve la uşriku bihi Kul inniy la emliku lekum darran ve la reşeden. 22. Kul inniy len yuciyreniy minallahi ehadun ve len ecide min dunihi multehaden. 20. De ki "Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam." 21. De ki "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim." 22. De ki "Gerçekten beni Allah'a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam." 98-73-MÜZZEMMİL8. Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylen. 9. Rabbulmeşrikı velmağribi la ilahe illa huve fettehızhu vekiylen. 8. Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O'na yönel. 9. O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Öyle ise onu vekil edin. 20……..vestağfirullahe innallahe ğafurun bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet Ve cezahum bima saberu cenneten ve hariyren. 13. Muttekiiyne fiyha 'alel'eraiki la yerevne fiyha şemsen ve la zemheriyren12. Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipekten giysiler ile mükafatlandırır. 13. Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş yakıcı sıcak görürler, ne de dondurucu soğuk100-36-YASİN82. İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun 83. Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun 82. O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir "Ol!" Artık o, Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na KÜRSİ255. Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum* la te'huzühu sinetüv vela nevm* lehu ma fis semavati ve ma fil ard* men zellezı yeşfeu ındehu illa bi iznih* ya'lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm* ve la yühıytune bi şey'im min ılmihı illa bi ma şa'* vesia kürsiyyühüs semavati vel ard* ve la yeudühu hıfzuhüma* ve hüvel alıyyül azıym256. La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdü minel ğayy* fe mey yekfür bit tağuti ve yü'mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha* vallahü semiun alim255. Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür. 256. Dinde zorlama doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 102-2-BAKARAAMENER RESULU285. Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun* küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihi ve rusülih* la nüferriku beyne ehadim mir rusülih* ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr 286. La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha* leha ma kesebet ve aleyha mektesebet* rabbena la tüahızna in nesina ev ahta'na* rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezine min kablina* rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih* va'fü anna* vağfir lena* verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirin 285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler "Onun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır." 286. Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Şöyle diyerek dua ediniz "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." 103-2-BAKARA202. Ülaike lehüm nasıybüm mimma kesebu* vallahü seriul hisab 202 -Onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir. 214-……ela inne nasrallahi kariyb214…… İyi bilin ki Allah'ın yardımı pek E ve lem yenzuru fı melekutis semavati vel erdı ve ma halekallahü min şey'iv ve en asa ey yekune kadıkterabe ecelühüm fe bi eyyi hadisim ba'dehu yü'minun 185. Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah'ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki bundan sonra artık hangi söze inanacaklar? 105-77-MÜRSELAD49. Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. 50. Febieyyi hadiysin ba'dehu yu'minune49. O gün vay yalanlayanların haline! 50. Onlar artık ondan Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar? 106-81-TEKVİR27. İn huve illa zikrun lil'alemiyne. 28. Limen şae minkum en yestekıyme,. 29. Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul'alemiyne. 27. O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir28. İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen Rabbi olan Allah dilemedikçe siz Vel asr 2. İnnel insane le fi husr 3. İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr 1, 2. Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. 3. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka Onlar ziyanda değillerdir. 108-109-KAFİRUN1. Kul ya eyyühel kafirun 2. La a'büdü ma ta'büdun 3. Ve la entüm abidune ma a'büd 4. Ve la ene abidün ma abedtüm 5. Ve la entüm abidune ma a'büd 6. Leküm diynüküm ve liye din 1. De ki "Ey Kâfirler!" 2. "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem." 3. "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." 4. "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim." 5. "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." 6. “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” 109-110-NASR1. İza cae nasrullahi velfeth 2. Veraeytennase yedhulune fiy diynillahi efvace 3. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh* innehu kane tevvaba 1, 2, 3. Allah'ın yardımı ve fetih Mekke fethi geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir. 110-112-İHLAS1. Kul hüvallahü ehad 2. Allahüs samed 3. Lem yelid ve lem yuled 4. Ve lem yekün lehu küfüven ehad 1. De ki "O, Allah'tır, bir tektir." 2. "Allah Samed'dir. Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir." 3. Ondan çocuk olmamıştır Kimsenin babası değildir. Kendisi de doğmamıştır kimsenin çocuğu değildir." 4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir 111-113-FELAK1. Kul e'uzü birabbilfelak 2. Minşerri ma halak 3. Ve min şerri ğasikın iza vekab 4. Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad 5. Ve min şerri hasidin iza hased 1, 2, 3, 4,5 De ki "Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım." 112-114-NAS1. Kul e'uzü birabbinnas 2. Melikinnas 3. İlahinnas 4. Min şerrilvesvasil hannas 5. Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas 6. Minel cinnetivennas 1,2, 3,4,5,6 De ki "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım."113-23-MÜMİNUN109-…rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahımın109- Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın114-27-NEML59. Kulil hümdü lillahi ve selamün ala ibadihillezınastafa 59-De ki Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına115-37-SAFF180. Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesifun 181. Ve selamün alel murselin 182. Vel hamdü lillahi rabbil alemin 180. Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. 181. Peygamberlere selam olsun. 182. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. 116-1-FATİHA1. Bismillahirrahmanirrahim 2. El hamdü lillahi rabbil alemin 3. Er rahmanir rahiym 4. Maliki yevmid din 5. İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn 6. İhdinas sıratal müstekiym 7. Sıratallezine en'amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin1. Bismillahirrahmânirrahîm 2, 3, 4. Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün ahiret gününün maliki Allah'a mahsustur. 5. Allahım! Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. 6, 7. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine Elif lam mim 2. Zalikel kitabü la raybe fıh* hüdel lil müttekiyn 3. Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun 4. Vellezine yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablik* ve bil ahireti hüm yukinun 5. Ülaike ala hüdem mir rabbihim ve ülaike hümül müflihun 1. Elif Lâm Mîm. 2. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. 3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. 4. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. 5. İşte onlar Rab'lerinden gelen bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. 118-1-FATİHA1. Bismillahirrahmanirrahim 2. El hamdü lillahi rabbil alemin 3. Er rahmanir rahiym 4-Maliki yevmid din 5. İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn 6. İhdinas sıratal müstekiym 7. Sıratallezine en'amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin 1. Bismillahirrahmânirrahîm 2, 3, 4. Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün ahiret gününün maliki Allah'a mahsustur. 5. Allahım! Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. 6, 7. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. NOT..KUL DİYE BAŞLAYAN AYETLER KURAN’IN TEBLİĞİ İLE GÖREVLİ A HİTAB ETTİĞİ İÇİN AYRICA O’NUN ADINA HEPSİNDE YER VERMEDİM…İSİM KOYMADIKLARIM ELBET O’NA VE HEPİMİZE HİTAB ETMEKTEDİR……….HEPSİ DEĞİL BUNLAR..SADECE GÖZÜME TAKILANLAR…HATIRLATMA AMAÇLI…SİZ TÜM KURAN’I OKUYUP DİKKATE ALIN…HATALARIMIN BAĞIŞLANMASINI RABBİMDEN DİLER VE UMARIM…HER ŞEYİNİZ YETERLİ OLSUN….SELAM VE SEVGİLERLE…..SELAM SEÇİLMİŞLERE, SELAM ALLAH’IN RESULÜ MUHAMMED SAS VE EHLİ BEYTİ VE ALİ BEYTİNE, HAMD ALEMLERİN RABBİNE….ELHAMDÜLİLLAHİ RABB’İL ALEMİYN……………7-ARAF-170- Vellezıne yümessikune bil kitabi ve ekamüs salah inna la nüdıy'u ecral muslihıynDiyanet Vakfı 170. Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz. Yaşar Nuri Öztürk 170 Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyizEdip Yüksel 7170 Kitaba sarılanlar ve namaz kılanlara gelince, iyiliğe çalışanları ödülsüz bırakmayız. YUKARIDA YAZILI ARAF SURESİ 170 NCİ VE AŞAĞIYA ÇIKARDIĞIM MÜZZEMMİL SURESİ 20 NCİ AYET GEREĞİNCE VE İZNİYLE SİZ KURAN İÇİNDEN KOLAYINIZA GELEN YERDEN OKUYUN…YETER Kİ OKUYUN…VESSELAM…..73-MÜZZEMMİL20. İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardı yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekıymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'ındallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahıymun. Müzzemmil20 Ey Muhammed! Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı yükünüzü hafifletti. Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur'an'dan kolayınıza geleni dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 39-ZÜMER-9-hel yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun 9-“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”17-İSRA-34…..evfu bil ahd innel ahde kane mes'ula 17-34-…………Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir. 40-MÜMİN27. Ve kale musa inni uztü bi rabbi ve rabbiküm min külli mütekebbiril la yü'minü bi yevmil hisab Diyanet Vakfı 27. Musa da Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi. Elmalılı Hamdi Yazır 27-Musa da "Muhakkak ben, hesap gününe inanmayan her ululuk taslayandan Rabbime ve Rabbinize sığındım!" dedi. Yaşar Nuri Öztürk 27 Mûsa dedi "Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım." ________________________________________68-KALEM51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikra ve yekulune innehu lemecnunun. 52. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne Diyanet Vakfı 51. O inkâr edenler Zikr'i Kur'an'ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da kin ve hasetlerinden "Hiç şüphe yok o bir delidir" derler. Elmalılı Hamdi Yazır 51-Ve gerçekten o küfredenler o zikri Kur'an'ı işittikleri zaman az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı; bir de durmuşlar "O şüphesiz bir deli." diyorlar. Yaşar Nuri Öztürk 51 O küfre sapanlar, Zikir'i/Kur'an'ı işittiklerinde az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi. "Bu tam bir cinlidir." Vakfı 52. Oysa o Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür. Elmalılı Hamdi Yazır 52-Halbuki o Kur'an bütün akıllı alemler için bir öğüttür. Yaşar Nuri Öztürk 52 Oysaki o Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka şey değildir. 81-TEKVİR27. In huve illa zikrun lil' Vakfı 27. O, herkes için, bir öğüttür, Elmalılı Hamdi Yazır 27-O, sadece bir öğüttür, alemler için. Yaşar Nuri Öztürk 27 O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir. 28. Limen şae minkum en yestekıyme,.Diyanet Vakfı 28. Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de. Elmalılı Hamdi Yazır 28-Ve içinizden dosdoğru olmayı dileyenler için. Yaşar Nuri Öztürk 28 İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen için. 29. Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul' Vakfı 29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Elmalılı Hamdi Yazır 29-Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz! Yaşar Nuri Öztürk 29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! 7-ARAF-23 kalerabbena zalemna enfüsena ve il lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasirinDiyanet Vakfı 23. Adem ile eşi dediler ki Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. 21-ENBİYA-87……yunus dediki…………el la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin Diyanet Vakfı 87. Zünnûn'u da Yunus'u da zikret. O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde "Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" 28-KASAS-16-kalerabbi inni zalemtü nefsi fağfirli ....fe ğafera leh innehu hüvel ğafurur rahiym Diyanet Vakfı 16. Musa Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim başıma iş açtım. Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur. 2-BAKARA-286-. leha ma kesebet ve aleyha mektesebet* ….rabbena la tüahızna in nesina ev ahta'na*..2-286-DİYANET- Herkesin kazandığı hayır kendine, yapacağı şer de kendinedir. ..Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma…sorgulama…hesaba çekme…12-YUSUF21-……vallahü galibün ala emrihi ve lakinne ekseran nasi la ya'lemunDİYANET-21-….Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu yaptığı işte üstün bir güce sahiptir, fakat insanların çoğu kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları rabbi latiyfül lima yeşa' innehu hüvel alimül hakim100…. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."101-….fatırıssemavati vel ard ente veliyyi fid dünya vel ahirah teveffeni müslimev ve elhıkni bis salihiyn101…. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"2-BAKARA-153-innellahe meas sabirin .....ALLAH SABREDENLERLE BERABERDİR.....7-ARAF- 185-.... fe bi eyyi hadisin ba'dehu yü'minun BAŞKA HANGİ GERÇEK SÖZ-HADİS-E İNANACAKSINIZ77-MÜRSELAT -50-Fe bi eyyi hadiysin ba'dehu yü'minune.BAŞKA HANGİ GERÇEK SÖZ-HADİS-E İNANACAKSINIZrabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahimin 23-/109ve selamün ala ibadihillezinastafa 27-/59 sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun 37-/180 ve selamün alel mürselin 37-/181Vel hamdü lillahi rabbil alemin37-/182
inne fi halkıs semavati vel ard